O sene Hâris öldü ve memleketi başkasının eline geçdi.
• Ferve bin Amr el-Huddâmî, Ummânda Kayserin nâibi [vâlîsi] idi. Muhammed aleyhisselâmın peygamberliğini işitince îmân etdi. Müslimân olduğunu bildirmek için Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” bir mektûb yazdı ve hediyyeler gönderdi. Mektûbunda: (Muhammed aleyhisselâma arz ederim ki, ben müslimân oldum. İnanıyorum ki sen Îsâ aleyhisselâmın geleceğini müjdelediği Peygambersin. Vesselâmü aleyküm.) diye yazdı. Onun müslimân olduğunu Kayser haber alınca, vâlîlik vazîfesinden atdı ve habs etdirdi. Ferve, Kaysere şöyle dedi: Vallahi ben Muhammedin “aleyhisselâm” dîninden aslâ dönecek değilim. Sen de biliyorsun ki, o Allahü teâlânın Resûlüdür. O Îsâ aleyhisselâmın geleceğini müjdelediği Peygamberdir. Senin Ona îmân etmemen dünyâya çok düşkün olduğundandır. Kayser İncîl hakkı için doğru söylüyorsun, dedi. Ferve bin Amr islâmdan dönmedi ve habsde vefât etdi.
• Hâtıb bin Ebî Beltea “radıyallahü anh” elçi olarak Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mektûbunu İskenderiyye meliki Mukavkasa götürdü. Melik onu iyi karşılayıp, ikrâmda bulundu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mektûbuna cevâb olarak şöyle yazdı. Ben biliyorum ki gönderilmedik bir Peygamber kaldı. O Hâtem-ül enbiyâdır. Fekat zan ediyorum ki, o Peygamber Şâmdan çıkacakdır, dedi. Mektûbla berâber iki câriye vererek, elçiyi geri gönderdi. O câriyelerden biri hazret-i Mâriye idi. İbrâhîmin “radıyallahü anh” annesidir. Mukavkas bir de beyâz katır hediyye etdi. Bu katır Düldül adıyla meşhûrdur. Ayrıca başka hediyyeler de gönderdi. Elçi Hâtıb bin Ebî Belteaya senin sıfatlarını söylediğin Peygamber, Îsâ aleyhisselâmın geleceğini haber vererek müjdelediği Peygamberin sıfatlarıdır, dedi. Hâtıb bin Ebî Beltea dönüp, Mukavkasın söylediklerini Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” anlatdı. Resûlullah, o habîs mülkünü kıskandı. Fekat mülkü ona kalmayacak, buyurdu. Mukavkas, hazret-i Ömerin halîfeliği sırasında Mısrda öldü.