Onu, ben vefât etdikden sonra ortaya çıkarırlar, buyurdu. Yâ Resûlallah! Din selâmet üzere devâm eder mi, dedim. Selâmet üzere devâm eder, buyurdu.
• Âişe “radıyallahü anhâ” şöyle buyurmuşdur: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Talhayı “radıyallahü anh” bir yere giderken gördü. Yer yüzünde yürüyen bir şehîddir, buyurdu.
• Bir gün Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hanımlarına şöyle buyurdu: Sizden alnı tüylü devenin sâhibi, Hav’abın köpekleri kendisine havladığı yere kadar gider. Çok kimse onun sağ tarafında, çok kimse de sol tarafında öldürülür. Kendisi de zor kurtulur, buyurdu. Hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ”, Cemel vak’asında Iraka giderken, Benî Âmir sularından bir suyun yanına varmışdı. Orada köpekler havlamağa başladı. Bu suyun adı nedir diye sordu. Hav’ab dediler. Bunun üzerine hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ” ben geri dönüyorum, dedi. İbni Zübeyr “radıyallahü anh” geri dönme, Allahü teâlâ senin vâsıtanla iki zâtın arasını ıslâh eder, dedi. Hâyır geri döneceğim. Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle buyurdu diyerek, Resûlullahın zevcelerine buyurduğu şeyi anlatdı.
• Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Cemel vak’asına işâretle; bir kavm çıkar, helâk olurlar. Felâh bulmazlar! Onların önderi bir kadındır ve o Cennete girecekdir, buyurmuşdur.
• Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hanımlarına “radıyallahü teâlâ anhünne”, benden sonra size yardım eden doğru sözlü ve iyi işli birisi olacakdır, buyurdu. Sonra, yâ Rabbî, Abdürrahmân bin Avfı Cennet ırmaklarından kandır, diye düâ etdi. Resûlullahın vefâtından sonra, Abdürrahmân bin Avf “radıyallahü anh” mâlının bir kısmını kırkbin dinâra satdı ve ezvâc-ı tâhirâta taksîm etdi.
• Bir gün Emîr-ül mü’minîn hazret-i Alî, Zübeyr ile “radıyallahü anhümâ” başbaşa konuşuyorlardı.