Yine o bâbda hasen hadîs-i şerîfde, Ebû Sa’îd hazretlerinden “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular: (Her Peygamberin yer ehlinden iki, gök ehlinden iki vezîri olur. Benim gök ehlinden vezîrlerim Cebrâîl ve Mikâîldir “aleyhimesselâm”. Yer ehlinden vezîrlerim Ebû Bekr ve Ömerdir “radıyallahü teâlâ anhümâ”.) Yine o bâbın hasen hadîsler kısmında, hazret-i Ebû Bekrden rivâyet olunmuşdur. Bir adam, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine dedi ki, rü’yâda gördüm. Gökden bir mîzân nâzil oldu. Hazretiniz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Ebû Bekr hazretleri vezn olundunuz, ya’nî tartıldınız! Siz üstün geldiniz. Ebû Bekr ve Ömer hazretleri vezn olundular. Ebû Bekr üstün geldi. Ömer ve Osmân hazretleri vezn olundular. Ömer üstün geldi. Sonra mîzân kalkdı. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine bu rü’yâdan bir büyük üzüntü hâsıl oldu. Buyurdular ki; (Nübüvvete âid olan hilâfetden sonra, Allahü teâlâ mülkü dilediğine verir.)
Tayyibî beyân etmiş ki, bu rü’yâ şuna işâret eder. Hak üzere olan hilâfetde kesinti olur ve sonra yok olur. Hadîs-i şerîfde bildirildiği gibi, hazret-i Ömerin hilâfeti de nübüvvete bağlı olarak devâm eder. Şeyhaynın [hazret-i Ebû Bekr ve Ömerin “radıyallahü anhümâ”] derecesine hiç kimse çıkamadı. Bunların yapdığı hizmet, başkalarına nasîb olmadı. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” ve hazret-i Alî de “radıyallahü teâlâ anh” hak üzere halîfe idiler. Bunların zemânında fitne ve karışıklıklar çoğaldı. Kalblerde üzüntüler artdı. [Ehl-i sünnete göre, her ikisini de üstün bilmek ve sevmek şart oldu.] Osmân ve Alî “radıyallahü teâlâ anhüm” hazretlerinden sonra melik-i adûd oldu.
Dördüncü Menâkıb: (Ravdat-ül ulemâ) kitâbının sâhibi, yazmış ki, fakîh Ebû Nasr fârisî dil ile hazret-i Alîden “radıyallahü teâlâ anh ve kerremallahü vecheh” rivâyet eder. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûruna bir kişi geldi ve dedi ki, yâ Resûlallah! Filân yehûdînin bir ısırıcı köpeği vardır.