Bir gün yüzünde bir yara peydâh oldu. O yara giderek yüzünü tutup, yüzünün temâmı kara oldu. Her dürlü ilâcı denediler, şifâ bulmadı. Bütün insanların yanında rüsvay oldu. Sonra bu şeklde öldü. Hem dünyâda ve hem âhıretde melâmet oldu [yüzü kara olmak bedbahtlığına kavuşdu]. (Şevâhid-ün nübüvve)den terceme olunmuşdur.
Onüçüncü Menâkıb: Büyüklerden biri rivâyet eder. Çocukluğumda râfizî bir hocam var idi. Beni de râfizî yapmışdı. Bir gece rü’yâmda kıyâmet kopmuş. Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri huzûrlarına ve mubârek hâk-i pâyelerine bütün halk toplanmış, şefâ’at ricâ ederler. Ben de huzûrlarına vardım ki, şefâ’at isteyeyim. Gördüm, sağ yanında nûr yüzlü, selîm ve hilm sâhibi ihtiyâr durur. Sol yanında bir mubârek kimse durur. O da şecâ’atlı ve bahâdır ve mubârek yüzü nûrlu bir kimsedir. Hemen beni gördüler. Dediler ki; yâ Resûlallah! Bu adam bizden ne ister ki, her gün bize dil uzatıyor, biz bu adama ne yapdık. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri mubârek elini uzatıp, beni tutmak istedi. Ben kaçdım. Bu ızdırâb ile ve bu korku ile uykudan uyandım. Gördüm ki, bütün saçım ve sakalım ve kaşım ve kirpiğim dökülmüş. Dört ay dışarı çıkamadım. Dünyânın ilâcını kullandım. Aslâ fâide vermedi. Bir gün dostlarımdan biri beni görmeğe geldi. Benim hâlimi sordukda, ben de ahvâlimi olduğu gibi anlatdım. O da dedi ki, sen meğer Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine salevât getirmekden habersizsin. Birkaç gün salevât-i şerîfe getirmeğe devâm eyle ve Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi aleyhim ecma’în” hazretlerine, derûn-i dilden [kalbden] muhabbet eyle. Yapdığın kabâhatlere tevbe ve istigfâr eyle. Ümîd edilir ki, kısa zemânda bu belâdan kurtulup, halâs olursun. Hemen ibrik getirtip, abdest alıp, sonra iki rek’at nemâz kılıp, hâlis niyyet ile etdiğim işlere nâdim olup, tevbe ve istigfâra meşgûl oldum. Bir hafta temâm olmadan saçım ve sakalım, kaşım ve kirpiğim çıkıp, evvelkinden de çok oldu. Onun için, bu sultânlara ihânet üzere olanlar, dünyâda ve âhıretde sıkıntıdan kurtulamazlar. (Şevâhid-ün nübüvve)den terceme olunmuşdur.