Sağ eline Zülfikârı alıp, bir vuruşla kapıyı dağıtdı. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri bu hâli gördü, mu’ciz beyânları ile Şâh-ı merdânı medh edip, (Alîden başka genç ve Zülfikârdan başka kılınç yokdur!) buyurdu.
Otuzyedinci Menâkıb: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Mekke-i Mükerremeyi feth etdiler. Mekkede yüzkırk put vardı. Yüzaltmış put da Beyt-i şerîfin çevresinde vardı. Temâmı yüz üzerine düşdüler. [Parçalandılar.] Beyt-i şerîfin içinde büyük bir put var idi ki, taştan yapılmışdı. O kaldı. O putun ağırlığı Hayber kapısının ağırlığından çok idi. O putu zincirler ve çiviler ile tavana ve dıvâra bağlamışlar idi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri Kâ’be-i şerîfe geldi. Hazret-i Alîyi çağırdı ve buyurdu ki, (Yâ Alî! Benim omuzum üzerine çık. Bu putun bendlerini yerinden kopar.) Alî “radıyallahü teâlâ anh” dedi ki, (Yâ Resûlallah! Ben kim olayım ki, ayağımı mubârek omuzunun üzerine koyayım. İşte benim vücûdum ve başım; yüzüm ve gözüm. Siz benim omuzum üzerine basınız. Bu işi nasıl arzû ederseniz, öyle yapınız.) Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdu ki: (Yâ Alî! Sen benim gayret ve hamiyyet, nübüvvet ve risâlet yükümü çekecek kuvvet ve tâkati bulamazsın. Eğer ben gayret ve hamiyyet ile ayağımı yedinci göke koysam, yedi kat gök ve yedi kat yeri ayağımın altında mahv ederim.)
Nükte: Ey müslimânlar! Hadîs-i şerîfler ile sâbit olmuşdur ki, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri hicret gecesinde [mağarada] Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini bir mikdâr kendi omuzunda götürmüşdür. Râfizîler Ebû Bekre “radıyallahü teâlâ anh” buğz ederler. Bu söz, ateşde mumun eridiği gibi, onların buğzlarını eritir. Sonra, emr-i şerîfleri ile, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin mubârek omuzuna basıp, bir eli ile o putu bütün zincirleri ile, çivileri ve bentleri ile o yerden ayırıp, atdı. Resûlullah hazretleri buyurdu ki: (Yâ Alî! O işi ki emr etdik, mertce yapdın.) Alî “radıyallahü anh” dedi ki, yâ Resûlallah! Ben öyle bir yerdeyim ki, eğer emr ederseniz felek [gök] içinden ayı ve güneşi çekerim.