Ben işitdim, Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden ki; Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki; (Önce gelenlerin en şakîsi, Sâlih aleyhisselâmın devesini öldürenler, sonra gelenlerin en şakîsi de Alînin kâtilidir.)
İbni Mülcem kalkdı. Kılıncını kuşandı. Kendisini uyuyanlar arasında gizledi. Emîr-ül mü’minîn Alî “radıyallahü teâlâ anh” mihrâba geçdi. O la’în bedbaht iki secde arasında, hazret-i Emîr-ül mü’minînin mubârek başına bir kılınç vurdu. Kazâ-i ilâhî ile o kılınç darbesi, Ahzâb harbinde, Amr bin Abdûd hazret-i Alînin mubârek başına vurmuşdu; oraya rast geldi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” aklı başından gidip, kalkdı. Elini bir direğe vurdu. Mubârek parmakları taş direkde iz etdi. Hasen “radıyallahü teâlâ anh” imâmete geçdi. Nemâzı sür’atle kıldılar. Bir kavlde hazret-i Emîr Cu’de bin Cübeyre imâm ol diye buyurdu. Hazret-i Emîr-ül mü’minîn “radıyallahü teâlâ anh” düşdü. Halk kalkdı, kâtili aramağa gitdiler. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Ne ararsınız. Beni vuran kimse, şimdi filan kapıdan içeri girer. Bütün yollar İbni Mülcem üzerine bağlandı. Geri döndü. Hazret-i Emîr-ül mü’minînin işâret buyurduğu kapıdan girdi. Hayrân ve dermande bir kimse ona dedi ki: Sana ne olmuşdur, meğer Emîrül mü’minîni vuran sensin. O inkâr etmek istedi. Sonra ikrâr etdi. Onu tutup, hazret-i Emîrin huzûruna getirdiler. Hazret-i Emîr buyurdu ki: Ey bîçâre. Niçin bu işi yapdın. Evlâdlarımı yetîm etdin. Mü’minlerin gönüllerini gamlı etdin. İslâm askerinin belini kırdın. İbni Mülcem durdu. Birşey demedi. Emîrül mü’minîn buyurdu: Vefât edinceye kadar bunu zindâna koyun. Hasen ve Hüseyn ve Muhammed bin Hanefiyye “radıyallahü teâlâ anhüm” hazretlerini huzûrlarına getirip, vasıyyet etdi. Buyurdu ki: Her zemân esîrlerinize yiyecek veriniz. Aç koymayınız. Hazret-i Alînin kerîmeleri Ümm-ü Gülsüm zindâna vardı. Ağlıyarak, İbni Mülceme dedi ki: Ey bedbaht. Emîr-ül mü’minîn bugün iyidir. Yarın seni öldürürler. İbni Mülcem dedi ki: O iyi olmaz. O kılınç zehr ile sulanmışdır. Eğer iyi olsa, sen niçin ağlarsın. Ümm-ü Gülsüm “radıyallahü anhâ” hazretleri ona kızıp, dışarı geldi. Ramezânın yirmiyedinci günü oldu. Emîr-ül mü’minîn, Ümm-ü Gülsüm hazretlerine buyurdu ki, evden dışarı çık. Evin kapısını bağla. Çıkıp kapıyı kapadı.