593

O hâl içinde gördüm ki, bir şânı yüksek Sultân zuhûr edip, yetişdi. Hiç fırsat vermeyip, kâfir cinnîleri kırıp, helâk etdi. Ben âcizi onların ellerinden kurtardı. Sonra yanına varıp, mubârek ayaklarına yüzümü sürüp, dedim ki, Sultânım, sen kimsin! Buyurdu ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin eshâbından Alî bin Ebî Tâlibim. Ondan sonra yine se’âdetle ve devletle Basrâ şehrine vardılar.

Hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki: Yâ Za’fer! Hüsn-i i’tikâdına ve vefâkâr yâr olduğuna memnûn olduk. Lâkin insan şekline girmeğe eğer kudretin var ise, muhârebeye girmene izn veririz. Za’fer, dedi ki: İnsan şekline girmeğe izn yokdur. Hazret-i Hüseyn buyurdu ki: İnsan şekline girmeğe izn yok ise, muhârebeye girmeğe izn yokdur. Erlik değildir, bu heybetin ile bu kadar insanı sana kırdırmak; hoş değildir. Yâ Za’fer, tam hizmet mahallinde yetişdin. Allahü teâlâ senden râzı olsun. Za’fer de ağlıyarak vedâ edip, gitdi.

(Diğer rivâyet): (Hadîka) kitâbında nakl edilen rivâyet de şöyledir. Hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, yâ Za’fer! Siz latîf cismsiniz. Sizin insanlar ile muhârebe etmeniz insâf olmaz. Zîrâ bu zulm olur. Ben zulmü revâ görmem. Za’fer dedi ki: Yâ İmâm! İnsan sûretine girip, ceng edelim. Nitekim Bedr muhârebesinde melekler insan sûretine girip, Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yardımcı oldular. Hazret-i Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, yâ Za’fer! Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerine Bedr muhârebesinde şehâdet va’d olunmamışdı. Kurtulması için yardım olunması lâzım idi. Allahü teâlâ meleklere yardım emri verdi. Hâlbuki ben ilm-i ilâhîde görmüşüm ve bilmişim ki, bugün şehîd olup, Rabbime kavuşurum. Bu dünyâdan öbür âleme göç ederim. Bu bir sâat için dostlarımı zahmete salmak münâsib değildir. Za’fer, muhârebeye girmek için izn alamadı. Vedâ edip, ağlıya ağlıya geri döndü. Gayret sâhibinin gayreti gidince, zulmet ortaya çıkar. Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri meydâna çıkdı. Bu hikâyeden ma’lûm olur ki, Hüseyn “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin lutf ve keremlerine nihâyet yokdur. Zîrâ, bu cümleden anlaşılıyor ki, eğer karşı tarafdan intikâm almak istese idi, cinnîler askerine emr eyler, bir an içinde o zâlimleri kırıp, târumâr ederlerdi. Kendileri de o tehlikeden kurtulmak imkânı bulurdu “radıyallahü teâlâ anh”.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.