İki gözünün arasından öpdü. Orada o kadar ağladı ki, mubârek gözlerinin yaşı, mubârek yüzünden kendi üzerine ve Ebû Bekrin üzerine akıyordu. Yüksek ses ile: (Ey müslimânlar! Bu gördüğünüz Ebû Bekr-i Sıddîkdır. Muhâcîr ve Ensârın seyyidi ve büyüğüdür. O kimsedir ki, Allahü tebâreke ve teâlâ bana emr etdi ki, ben onu kendime, dünyâda baba mertebesinde tutdum. Âhıretde sonsuz olarak dost edindim. Bu benim musâhibimdir. Cümle halk beni tekzîb ederken, o beni tasdîk etdi. O vakt ki, bütün herkes beni sürdüğü zemân bu beni mekânlandırdı, makâmlandırdı. Herkes benden kaçıp, nefret etdiği zemân bu benimle ülfet ve ünsiyyet etdi. Herkes beni öldürmek istediği zemân, malını, cânını, bedenini bana fedâ etdi. Kızı Âişe-i Sıddîkayı bana tezvîc etdi. Bilâli kendi malından benim için âzâd etdi. Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinin la’neti ve meleklerin la’neti, bütün insanların la’neti, buna buğz edenlerin üzerine olsun. Allahü teâlâ buna buğz edenlerden bîzârdır. Ben de bîzârım. Her kim isterse ki, Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinden ve benden bîzâr olmak; Ebû Bekrden bîzâr olsun.) Sonra buyurdu ki; (Ey müslimânlar! Burada bulunup, benim sözlerimi işitiyorsunuz! Bu sözleri, benim ümmetimden burada bulunmıyanlara, kıyâmete dek iletiniz. Yâ Ebâ Bekr! Geri dön, yerinde otur. O şeyi ki, ben senin hakkında söyledim. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri bilir, gerçekdir, sâbitdir. Ve benim söylediğimden ziyâdedir.) Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” minberden inip, yerine oturdu.
Sonra buyurdu ki, (Ömer bin Hattâb nerededir). Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri yerinden sür’atle kalkıp, dedi ki, (Yâ Resûlallah! Ben buradayım.) Buyurdu: (Yâ Ömer, benim yanıma gel!) O da geldi. Buyurdu: (Yâ Ömer, minber üzerine gel.) Ömer “radıyallahü anh”da minber üzerine geldi. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” onun yüzünü mubârek sînesine [göğsüne] dayadı. İki gözünün arasından öpdü. Gördük ki, mubârek gözlerinin yaşı hazret-i Ömerin üzerine damladı. Sonra minber üzerinde yüksek ses ile buyurdu ki; (Ey müslimânlar! Bu Ömer-ibnül Hattâbdır. Muhâcir ve Ensârın büyüğüdür. Bu o kimsedir ki, Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri bana emr etdi ki, ben bunu yardımcı ve meşveret edici olarak aldım.