Süâl et, cevâb verilir. Şefâ’at et, şefâ’atin kabûl olunur. Ben derim: Yâ Rabbî! Ümmetime rahmet et. Denilir ki, git, kalbinde bir zerre veyâ bir hardal dânesi mikdârı îmânı olan kimseyi nârdan çıkar.) Zerre, ufacık sarı karıncaya derler. Veyâ bacadan giren güneş ışığında görülen tozların bir dânesine zerre derler. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Ben de giderim. Kalbinde zerre mikdârı îmânı olanı çıkarırım. Yine gelirim, secdeye varıp, niyâz ederim. Bana denilir, git, her kimin kalbinde, pek cüz’î, pek cüz’î, pek cüz’î hardal dânesi mikdârı îmânı olursa, nârdan çıkar. Pek cüz’înin tekrârı mübâlaga içindir. Sonra varırım, nârdan çıkarırım. Sonra dönerim. Dördüncü kerre ben derim ki: Yâ Rabbî, Lâ ilâhe illallah, diyen kimselere şefâ’at etmem için bana izn ver!)
Selmâsî “rahimehullah” demişdir ki, ben ricâ ederim, bunlardan murâd o kimselerdir ki, ömrlerinde bir amel işlememişlerdir ki, onunla rahmete kavuşsun ve nârdan [Cehennemden] kurtulmağa müstehak olsun. Dünyâda bu kelime-i tayyibeyi demişdir. Sonra bu kimsenin şefâ’ate ihtiyâcı da çokdur. Allahü teâlâ ve tekaddes hazretleri buyurur: Onları nârdan çıkarmak senin üzerine değil, velâkin, izzetim ve celâlim ve kibriyâm hakkı için, elbette o kimseyi, Lâ ilâhe illallah, dediği için ben çıkarırım.
Halhâlî “rahimehullah” buyurmuşlar ki, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin (Leyse zâlike) kavl-i şerîfinin iki ma’nâsı olabilir. Birisi; Lâ ilâhe illallah diyen kimseyi, nârdan çıkarmak için sana şefâ’at etmeğe izn verilmiş ise de, bu iş sana bırakılmamışdır. İkinci ma’nâsı odur ki, onlar hakkında sana şefâ’at izni yokdur. Ancak ben onları fadl ve keremimle afv ederim. Bu ma’nâya göre; hayrlı amel işlemiyen kimsenin nârdan [Cehennemden] çıkarılması şefâ’at ile mümkin olmayıp, onun işi Allahü teâlânın lutf ve keremine kalmışdır.
16– Yine (Mesâbîh)de, Seyyid-il Mürselîn “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin fazîletleri bâbında, sahîh hadîs-i şerîf olarak rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdular ki: (Allahü teâlâ hazretleri arzı [yeryüzünü] benim için cem’ etdi [küçültdü]. Ben yeryüzünün [arzın] doğusunu batısını gördüm. Muhakkak benim ümmetimin mülkü arzdan[yeryüzünden] bana gösterilen yere kadar yayılacakdır. Bana kırmızı ve beyâz olmak üzere iki hazîne verildi.)