Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Benim ümmetim, kıyâmet günü da’vet olunduklarında [çağrıldıklarında], abdestin te’sîri ile, yüzleri, kol ve ayakları, beyâz ve nûrludur. Beyâzlığını çoğaltabilen çoğaltsın!) Şârih [Mesâbîhi şerh eden] “rahimehullahü teâlâ” beyân etmişdir ki, da’vet olunurlar kavl-i şerîfinden murâd, ihtimâldir ki, ismlendirilmiş olmakdır. Ya’nî benim ümmetime, ey yüz, kol ve ayakları beyâz olanlar, Cennete dâhil olunuz, denilir. Demek olur ki, benim ümmetim, yüz, kol ve ayakları beyâz oldukları hâlde, Cennetden yana çağrılırlar.
(Müslim) kitâbını şerh eden “rahimehullahü teâlâ” demişdir ki, ba’zıları bu hadîs-i şerîf ile bunun üzerine istidlâl etmişdir ki, muhakkak abdest bu ümmetin hasâisindendir. Ba’zıları dediler ki, abdest bu ümmete mahsûs değildir. Abdest uzvlarının beyâz ve nûrlu olması bu ümmete mahsûsdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, abdest aldıkdan sonra buyurmuşdur ki: (Bu benim ve benden evvel gelen Peygamberlerin abdestidir!) Bu hadîs-i şerîf za’îfdir. Sahîh olduğu takdîrde, Enbiyâ “alâ nebiyyinâ aleyhissalâtü vesselâm” hazretleri, kendileri abdest alıp, ümmetleri abdest almamış olma ihtimâli vardır, şeklinde cevâb verildi. Yine hadîs-i şerîfin akabinde, Ebû Hüreyre “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Mü’minin abdest suyu erişdiği yerine, hilye de erişir!) Ya’nî nûr, abdest alınan uzv üzerine ulaşır. Hilye; nûr, beyâzlık demekdir.
29– Yine (Mesâbîh-i şerîf)de Savm [oruc] bölümünün, sahîh hadîsler kısmında, nakl olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Bizim orucumuz ile ehl-i kitâbın orucu arasındaki fark, sahûr yemeğidir!) (Müslim) kitâbını şerh eden “rahimehullah” beyân etmişdir ki, bizim savmımız ile ehl-i kitâbın savmının arasındaki fark sahûr yemeğidir. Zîrâ onlar sahûra kalkmazlar ve bizde sahûr müstehâbdır. (Ekletül seharî), sahûr yimeğe derler. (Gudve) ve (aşve), yinilen şey çok da olsa sabâh ve akşam yemeğidir. Hemzenin ötüresi ile ükleten okunursa, bir lokma anlamına gelir. (Ekle) kelimesinin başındaki hemze fethalıdır. Ya’nî (Ekleten) diye okunur. Bir kerre yemek demekdir.