1. Peygamber efendimizin çocukluğunda ve peygamberliği sırasında (mîrâc gecesinde) mübârek göğsünün açılarak kalbinin çıkarılması ve yıkanıp ilim, hikmet ve mârifet ile doldurulduktan sonra yerine konması hâdisesi. (Bkz. Şakk-ı Sadr)
Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; “Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim” dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; “Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey Allahü teâlânın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik” dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler. (Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)
Ben Kâbe’nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi’râca)gittim. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)
2. Göğsün yâni kalbin ilâhî nûr, ilim, hikmet ve mârifet ve sekîne (ferahlık, rahatlık ve huzûr) ile doldurulup genişlemesi.
Şerh-i sadrın sebeblerinden bâzıları şunlardır: İlim sebebiyle kalb o kadar genişler açılır ki, onun her köşesi göklerden ve yerden daha geniş olur. Hepsini içine alır. Bir kimsenin ilmi ne kadar çoğalırsa, şerh-i sadrı da o kadar artar. Bu ilimden murâd (maksad) her ilim değil, peygamberden mîrâs kalan ilimdir. Peygamberlere ilimden başka şeyle vâris olunmaz. (Abdülhak-ı Dehlevî)
Şerh-i sadrın sebeblerinden biri de, Allahü teâlânın kullarına mal, para, makam ve benzeri şeylerde ihsânda bulunmaktır. Kimin eli daha açık ise, kalbi de o kadar genişler. Kimin eli kısa ve kapalı ise sînesi de o nisbette dardır. Şerh-i sadrın sebeplerinden biri de,Allah yolunda kahramanlık, insâf sâhipleri yanında doğruyu söylemektir. Bu da gönül açıklığına yol açar. (Abdülhak-ı Dehlevî)
Şerh-i sadr sebeblerinden biri de, kalbi, sıfât-ı zemîme yâni kötü sıfatlar denilen, hased, ucb, kibir, riyâ, buğz, kin ve Allah için olmayan mal ve makâmı, yâni dünyâ sevgisi gibi kötü huylardan temizlemektir. Çünkü bunlar, şehvet ve nefs toprağından yükselen zulmânî buhâr ve dumanlardır. Kalbi bulandırır ve karartırlar ve şerh-i sadra sebeb olan îmân nûrundan, tevhidden, ilimden, muhabbetten (sevgiden) ve zikirden, Allahü teâlâyı anmaktan insanı alıkoyarlar, mahrûm bırakırlar. Kalb sâhasını karartır ve daraltırlar. (Abdülhak-ı Dehlevî)