[% 16] yüzde onaltısı inşikakdan doğan parçaların radioaktif şuâ’ saçmaları ile, geri kalan [% 80] kısmı da, parçaların kinetik enerjisi, sür’atleri ile taşınıyor. Büyük sür’atle atılan bu parçalar, etrâfdaki Uranium atomlarına çarparak bu enerjiyi de harâret şeklinde saçarlar. Atom cihâzı [Reaktör] kullanarak, elektrik yapan dinamonun türbinini çevirmek için lâzım olan su buhârı, işte bu harâret ile elde edilmekdedir. Her inşikakda bir veyâ dörde kadar nötron saçılmakdadır. Bu nötronlardan biri, etrâfdaki Uranium 235 atomuna çarparak, bu atom da inşikak eder. Görülüyor ki, kendiliğinden veyâ hâricden gelen bir nötronun çarpması ile, bir inşikak başlarsa, kendiliğinden devâm edecek ve hemen çoğalarak müdhiş bir infilâk hâlini alacakdır.
Fekat, tabî’atde mevcûd Uranium parçalarında bulunan Uranium 235 mikdârı pek azdır ve binde yedi kadardır. Geri kalan, binde 993 kısmı Uranium 238 dir ki, bu pek nâdir olarak inşikak edebilmekdedir. [Uranium 234 izotopu, pek az olduğundan bundan bahs etmiyeceğiz.] O hâlde, bir inşikakdan meydâna gelen ve pek büyük bir hızla atılan bir nötronun, bir Uranium 235 çekirdeğine çarpmak ihtimâli pek az, hemen hemen hiç yok gibidir. Demek ki, bir Uranium parçasında başlıyan bir inşikakın devâm edebilecek infilâk hâlini alabilmesi için, ba’zı sebeblere baş vurmamız lâzımdır.
Akla gelen birinci şey, Uranium parçasını çok dikkatle temizlemekdir. Çünki, kıymetli nötronlar, hemen hemen bütün cismler tarafından tutulur. Bundan başka, Uranium 238 mikdârı, Uranium 235 mikdârından pek fazla bulunmakla kalmayıp, nötronları kendine dahâ kuvvetle çekiyor ve böylece, inşikakın zincirleme olarak ilerlemesini durduruyor.
İkinci nokta, bir inşikakdan saçılan nötronların sür’ati pek çok olduğundan, atom çekirdekleri tarafından tutulmasına vakt bulunamıyor. Nötronların hızı azalıp, orta sür’atli olunca, Uranium 238 atomları tarafından da yakalanıyorlar. Bilhâssa sür’atleri, belirli bir mikdâr olunca, bu yakalanma ihtimâli artmakdadır. Böyle sür’atde iken taşıdıkları enerjiye (resonance enerjisi) deniliyor. Uranium 238 atomları, bir nötron alınca Uranium 239 hâline dönüyor ki, bu cism radioaktif olup beta şuâ’ları saçıyor ve neptünium 239 denilen yeni bir element şekline dönüyor. Bu eleman da bir beta şuâ’ı neşr ederek plutonium 239 cismi hâsıl oluyor ki, bu cism de, atom cihâzı (reaktör nükleer) için ayrıca ehemmiyyet taşımakdadır. Uranium 235 in zincirleme inşikak etmesi için, nötronların bu şeklde yakalanması, arzû edilen birşey değildir. Uranium 235 tarafından yakalanmak için sür’atleri azaltılmış nötronlara (Nötron thermique) harâret nötronları diyoruz. Çünki, bunların sür’ati, harâret meydâna getirmek için moleküllerin hareketlerinin sür’atlerinden [hareket enerjilerinden] biraz fazladır. Termik nötronları, 238 çekirdeklerinden ziyâde 235 çekirdekleri tarafından tutularak inşikak hâsıl ediyor.
Tabî’atde bulunan bir Uranium parçasında, meydâna gelen nötronlar, mikdârı pek fazla olan Uranium 238 çekirdeklerine çarparak sür’atleri yavaş yavaş azalıyor. Ya’nî hareket enerjileri azalıyor ve rezonans enerjisi dediğimiz mikdâra düşünce, 238 çekirdekleri tarafından yakalanıyorlar. Böylece, hiçbir nötron, sür’ati dahâ azalarak termik nötron hâline gelemiyor. Uranium 235 saf olarak, pek güç ayrılabiliyor ve bugün ancak Birleşik Amerika ve Rusyada ve pek az mikdârda da İngilterede elde edilebiliyor. Fekat, saf bir uran 235 parçasında, saçılan bütün nötronlar yeni inşikaka sebeb olarak, parçanın kütlesi, kritik (tehlükeli) mikdârı bulunca, zincirleme inşikak bir ânda hâsıl oluyor. Bu suretle bir atom cihâzı değil, bir atom bombası meydâna geliyor.
Fen sâhalarında, fâideli işlerde kullanılan ve ayarlaması mümkin, zincirleme inşikaklar yapılmasına yarayan atom cihâzına, (Réacteur nucléaire) diyoruz. Reaktör nükleer içinde, saf Uranium 235 kullanılmıyor. Sür’atleri rezonans enerjisine düşen nötronlardan, kâfi mikdârının, Uranium 238 tarafından yakalanması önleniyor.