Kurtarılan bu nötronların hızı, dahâ azalıp, termik nötron olunca inşikak yapıyorlar. Bunu başarmak için, tabî’î Uranium parçası içine, nötron yakalamıyan çekirdekli atomlardan yapılmış maddeler karışdırılıyor. Bu maddelere (modérateur) deniyor ki, nâzım (tanzîm edici) demekdir. Sür’atle saçılan nötronlar, nâzım madde çekirdeklerine çarparak, enerjileri azalıyor. Tabî’î uranium içine, nâzım madde konmazsa, zincirleme inşikak elde edilemez. Nâzım olarak, atom ağırlığı az olan maddeler kullanılır. Çünki, bir nötron, büyük çekirdeğe çarpınca, sür’ati hemen değişmeden, ayrılır. Çok küçük çekirdeğe, meselâ bir protona (ya’nî hidrogen atomunun çekirdeğine) çarparsa, birkaç çarpmada, bütün enerjisini gayb edebilir. Bugün nâzım madde olarak, saf grafit hâlinde, karbon, ya’nî saf kömür kullanılmakdadır. İkinci derecede, deutérium (döterium) ismi verilen ve hidrogen gazının bir izotopu olan madde kullanılıyor. Döteryum maddesi, ağır su ismindeki bileşiği hâlinde kullanılmakdadır. Hidrogenin çekirdeğinde, yalnız bir proton bulunduğu hâlde döteryum atomu çekirdeğinde bir proton ile bir nötron vardır. Ya’nî atom ağırlığı ikidir. Ağır su, grafitden dahâ elverişli ise de, elde etmesi pek pahâlıdır. Tabî’î uranium yerine, Uranium 235 i çoğaltılmış uranium kullanılırsa, nâzım olarak âdî, bildiğimiz su da kullanılabilir. İçerisinde, uygun bir şeklde yerleşdirilmiş, nâzım madde ile uranium bulunan âlete (Pil) denir. Bir reaktörde hâsıl olan nötronların hepsi, inşikak için kullanılmaz. Aksi takdîrde infilâk olur, bomba olur. Nötronların, bir inşikakda meydâna gelip, yeni bir inşikak yapıncıya kadar geçen zemân, bir sâniyenin binde biri kadardır. Reaktörlerde, inşikaklara sebeb olacak nötron mikdârını tanzîm etmek çok mühimdir. Bu mikdâr az olursa, âlet çalışmaz. Fazla olursa, infilâk hâsıl olur.
Reaktörler çalışırken ısınır. Isınınca, nötronların sür’ati artar ve reaktördeki maddeler de bozulur. Reaktörlerde soğutma tertîbâtı çok mühimdir. Soğutma, ağır su veyâ ergimiş sodium ma’deni veyâ münâsib gaz (karbon dioksid veyâ hidrogen veyâ helium) akımı ile yapılır. Soğutma tertîbâtı ile işlemiyen reaktör, bozulur, çalışmaz. Yoksa, atom bombası hâline dönmek tehlükesi olmaz.
Reaktörlerde Uranium 235 bitince, yenilemek lâzımdır. Bugün, reaktörlerde Uranium 238 izotopu da, nötron çarparak, plutonium hâline çevrilip, bu inşikak etdiriliyor. Böylece, uranium ile çok zemân çalışıyor.
Bugün reaktörler, thorium 232 elemanı ile de çalışdırılmakdadır. Bu ma’denin atom çekirdeği, bir nötron alarak, thorium 233 şekline dönüyor. Bu izotop thorium ise, radioaktif olup, iki kerre beta şuâ’ı verdikden sonra, Uranium 233 hâline dönüyor ki, uraniumun bu izotopu da inşikak edebilmekdedir.
Reaktörlerde hâsıl olan radioaktif maddelerin ba’zısı gaz hâlindedir. Bu maddeler ve inşikaklarda hâsıl olan gamma şuâ’ları, insan, hayvan ve nebâtlar için çok zararlıdır. Bunları sızdırmıyacak şeklde, her reaktörü, ma’den örtü ile sıkı örtmek ve beton-arme içine almak lâzımdır. Ekseriyâ dörtde üçü toprağa gömülür. Etrâfda, zararlı maddeleri haber verecek hassas âletler bulundurulur. İşçilerini, doktorlar sık sık mu’âyene eder. Atom sanâyi’inde çalışanların ölüm mikdârı, diğer yerlerde çalışanlardan fazla değildir.
Uranium bir ma’den olup, arz kabuğunda, meselâ, bakırdan az değildir. Fekat, yer yüzünde çok yayılmış olduğundan, bir ton kayada, bir kilo veyâ birkaç gram bulunur. Bunun için, elde etmesi güç ve pahâlıdır. Bir tonda, on kilo bulunan filizine nâdir rastlanmakdadır. Afrikanın ortasındaki Niger topraklarında ve Keralada çok bulunmakdadır. Plutonium, reaktörde, uranium 238 den meydâna gelen bir ma’dendir. Çok zehrli olup, miligramın binde yedi mikdârı insanı öldürür. Çok dikkatli ve gizli üsûllerle serbest hâlde elde edilmekdedir. Thorium ma’deni tabî’atde mevcûddur ve mikdârı, uraniumdan dört def’a fazladır.
Reaktörlerde kullanılan grafit, sun’î olarak Achéson üsûlü ile elde edilmekdedir. Bunun için, kok tozu ile petrol hamur yapılıp, tedrîcen [800°C] ye kadar ısıtılır.