Allahü teâlânın kendisine ihsân etdiği rızklardan ona da vermelidir. Onu incitecek söz ve hareketde bulunmamalıdır. Hadîs-i şerîfde, (Komşusu, şerrinden emîn olmıyan kimse, Allahü teâlâya îmân etmemişdir) buyuruldu. Zimmî komşusuna dahî, mümkin olduğu kadar hediyye vermelidir. Hadîs-i şerîfde, (Zimmî komşunun bir hakkı, müslimân komşunun iki hakkı, akrabâ olan komşunun üç hakkı vardır) buyuruldu. Komşusunun evine, pencerelerine bakmamalıdır. [Kaç ev komşu sayılır? Bu evlerin adedi, zemânın şartlarına ve insanın yardım kudretine göre değişir. Her tarafdan birer, ikişer ve nihâyet] kırk ev komşuluk hakkına mâlik olur. Komşunun yapdığı eziyyetlere ve câhilce hareketlerine sabr etmeli, karşılık vermemelidir. [Alkollü içkinin ve kadınların, kızların başı, kolları açık sokağa çıkmalarının harâm olduğunu güler yüz ve tatlı dil ile anlatmalıdır. Komşular, günâh işlediklerini görüp de nasîhat vermiyen] ve kendileri ile görüşmiyen, [Cehennemden kurtulmaları için] yardım etmiyen komşularını, Kıyâmet günü, Allahü teâlâya şikâyet edecekler, [maddî ve ma’nevî] haklarını istiyeceklerdir. Komşunun çocuklarını eli ile okşamalı, nemâz kılmaları ve günâh işlememeleri için, tatlı dil ile nasîhat etmelidir. Hadîs-i şerîfde, (Evinizde pişen yemekden, komşunuzun hakkını veriniz!) buyuruldu. Ödünc olarak ve âriyet olarak istediğini hemen vermelidir. Komşusu hasta olunca, ziyâretine gitmelidir. Sıkıntıya düşünce, imdâdına yetişmelidir. Hadîs-i şerîfde, (Sıkıntıya düşen komşusuna yardım eden, sıkıntısını gideren kimseye, Allahü teâlâ kıyâmet günü kıymetli elbise giydirecekdir) buyuruldu. Cenâzesi olunca, (Ta’ziye) etmeli, ya’nî sabr etmesini söylemeli ve cenâzesinin hizmetine koşmalıdır. Komşusu sefere, uzak vazîfeye gidince, geride kalan âilesini, çocuklarını hırsızların, ahlâksızların şerlerinden, zararlarından muhâfaza etmelidir. O yok iken, onun çoluk çocuklarına karşı davranışlarında, ona hiyânet etmekden çok sakınmalıdır. Onun evinin havasını, güneşini men’ edecek kadar, evine kat çıkarmamalı, buna zarûret olursa, ona anlatıp rızâsını aldıkdan sonra yapmalıdır. Ona veremiyeceği meyve, tatlı gibi şeyleri evine ondan gizli getirmelidir. Evini satacağı veyâ kirâya vereceği zemân, ona danışmalı, onun izn verdiği kimseye vermelidir. Komşunun mal ve mülk hakları, (Mecelle)nin 1192. ci ve sonraki maddelerinde yazılıdır. Dünyâda en kıymetli şey, müslimân, sâlih, Allahü teâlânın ve mahlûkların haklarını bilen ve gözeten komşudur. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, bir sâlih müslimânın hurmetine, komşularından binlerce belâyı, felâketi uzaklaşdırır) buyuruldu. Hadîs-i şerîfde, (Kendisinin iyi mi, kötü mü olduğunu anlamak istiyen kimse, sâlih, hâlis olan komşularının kendisi hakkında ne dediklerini öğrensin! İyi kimsedir diyorlarsa, ind-i ilâhîde iyi olduğunu anlasın!) buyuruldu.)
Herhangi bir kimseye yapılması harâm olan bir fenâlık, komşuya yapılırsa, günâhı katkat dahâ fazla olur. Herhangi bir kimseye yapılması sevâb olan bir iyilik, komşuya yapılırsa, sevâbı katkat dahâ fazla olur.
Zâhidâ! Aç gözün, sahraya bak da, ibret al!
Şu direksiz kubbe-i semâya bak da, ibret al!
Görmek istersen, Cenâb-ı kibriyânın kudretin,
her sabâh, seher vakti, dünyâya bak da ibret al!
Pâdişâh olsan da, derler “er kişi niyyetine”,
Var, musallada yatan mevtâya bak da, ibret al!
Bir kefendir âkıbet, sermâye-i beğ ve fakîr,
varlığa mağrur olan, mecnûn değil de, yâ nedir?