1249

Defnden sonra da câiz olduğu, (Kuhistânî)de yazılıdır.

Meyyit için yapılan nemâz, oruc, zekât, kurban keffâretlerinin iskâtında, bir fakîre nisâbdan fazla verilebilir. Hattâ, altınların hepsi, bir fakîre verilebilir.

Ölüm hastasının, kılmadığı nemâzların fidyesini vermesi câiz değildir. Oruc tutamıyacak kadar ihtiyâr olanın, tutamadığı orucların fidyesini vermesi câizdir. Hastanın, nemâzlarını başı ile îmâ ederek de kılması lâzımdır. Böyle îmâ ile bir günden fazla nemâz kılamıyacak hastanın, kılamadığı nemâzları afv olur. İyi olursa, bunları kazâ etmesi lâzım gelmez. Tutamadığı orucları, iyi olunca tutması lâzımdır. İyi olmayıp, vefât ederse, bu orucları afv olur.

Şimdi, İstanbulda, bir kimse ölünce, hemen nüfûs kâğıdı ve iki şâhid ile, belediyye tabîbliğine gidilip, (Defn ruhsatiyyesi) alınır. Mezârlıklar müdürlüğüne götürülür. Buraya, yıkama, cenâze arabası ve mezâr ücreti yatırılır. Buradan, mezârlıkdaki me’mûra hitâben defn emri alınır. Meyyit, yâ evde yıkanır. Yâhud mezârlıklar müdürlüğü yıkatır. Her iki şeklde de, cenâze arabası, meyyiti evden alır. Câmi’ye ve sonra mezârlığa götürür.

Hemen kabristâna gidilip, mümkin olduğu kadar derin bir mezâr kazdırılır.

Verâset i’lâmı lâzım ise, mahkemeye, şöyle bir dilekçe verilir. Meselâ:

İstanbul sulh hukûk nöbetci hâkimliğine

Da’vâcı: Nefîse Sîret Işık — Fâtih, Şeyh resmî mah.

Müstakîm zâde sokak No. 23.

Annem Sü’adâ Akışık, dul olarak, 1.9.1958 târîhinde, vefât ile benden başka mîrâscısı bulunmadığından ve işin mühim ve müsta’cel mevâddan bulunması hasebîle, her ne kadar, adlî ta’tîl ise de, fekat bu verâsetin alınmasında, acele mühim bir iş zuhûr etmiş bulunduğundan, müsta’celiyyet karârı ile, da’vânın kabûlünün ve bu sûretle, verâset vesîkası verilmesine müsâ’ade buyurulmasını saygı ile diler, arz eylerim.

Bu dilekçe, doğruca hâkime verilip, imzâdan sonra kalem odasına verilir. Kayd etdirilip üzerine yazılan para, mahkeme veznesine yatırılır. Tekrâr kalem odasına gelip, dilekçe nüfûs me’mûrluğuna havâle etdirilir. Nüfûs me’mûrluğuna götürülüp, tasdîkli nüfûs sûreti alınarak mahkemeye getirilir. Mahkemenin bildireceği günde, iki şâhid ile mahkemeye gelip, muhâkemeden sonra, kalem odasından üç aded verâset i’lâmı istenir. Parası vezneye yatırılıp bildirilen günde, gidip alınır.

Bu işleri sıcağı sıcağına, derhâl yapmalıdır. Hemen yapılmazsa, senelerle sürüncemede kalır ve birçok işlerin yapılması, bu yüzden geri kalır. Verâset i’lâmı birçok işler için lâzım ise, noterlikden, lâzım olduğu kadar sûret çıkarmalıdır.

Ölüm vardır, gâfil olma, sakın meyl etme dünyâya!
Kapılma mal-ü emlâke, sakın aldanma dünyâya.
Çalış emr-i ilâhîyi yetdikçe icrâya!
Gelenler hep sefer eyler, muhakkak dâr-ı ukbaya!
Yüzün dön, ilticâ eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâya!

Bu dünyâ bir köprüdür, her gelen bir bir geçer durmaz!
Hani âbâ-ü ecdâdın, ne oldu, kimseler sormaz.
Hani annen, baban nerde, bu dünyâ kimseye kalmaz.
Gelenler hep sefer eyler muhakkak dâr-ı ukbaya.
Yüzün dön, ilticâ eyle, Cenâb-ı Zât-i Mevlâya!

Ecel bir gelir, ondan aceb kurtulan var mı?
Hiç ölmem diyenler ölmüş, bakın hiç kurtulan var mı?
Hani şahlar ve sultânlar, bakın hiç nişan var mı?
Gelenler hep sefer eyler muhakkak dâr-ı ukbâya,
Yüzün dön, ilticâ eyle, Cenâb-ı Zât-ı Mevlâya.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.