64 — FERÂİZ BİLGİSİ
Vefât eden kimsenin bırakdığı malın kimlere verileceğini ve nasıl dağıtılacağını öğreten ilme, (İlm-i ferâiz) denir. Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde, en açık ve en geniş bildirdiği şey, meyyitden kalan mîrâsın nasıl dağıtılacağıdır. Burada yapılacak işlerin çoğu farz olarak emr olunduğu için, hepsine (Ferâiz ilmi) denilmişdir. (Tezkire-i Kurtubî) muhtasarında, İbni Mâce ve Dâre Kutnînin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în “bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (Ferâiz ilmini öğrenmeğe çalışınız! Bu ilmi gençlere öğretiniz! Ferâiz ilmi, din bilgisinin yarısı demekdir. Ümmetimin en önce unutacağı, bırakacağı şey, bu ilm olacakdır) buyuruldu.
(Dürr-ül-müntekâ) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki: (Gayb olan kimse, hükmen öldü sayılır. Ana rahminde öldürülüp diyeti verilen cenîn, takdîren ölü sayılır. Bu ikisinin de malları vârislerine taksîm edilir. Ölüm zemânında ana rahminde bulunan vâris, takdîren diri sayılır. Bu cenîn, bir oğlan veyâ bir kız imiş gibi iki dürlü ferâiz hesâbı yapılıp, ikisinden hissesi çok olanı ayrılıp, geri kalan, diğer vârislere taksîm edilir. Bu cenîn iki seneden önce, diri olarak doğarsa, hemen ölse bile vâris olur ve ölünce mîrâs bırakır.) (İbni Âbidîn)de ve (Dürr-ül-müntekâ)da diyor ki, (İki kardeşden biri Çinde, diğeri Endülüsde, aynı gün, güneş doğarken ölseler, Endülüsde ölen, diğerine vâris olur. Çünki, [Erd küresi garbdan şarka doğru döndüğü için], güneş şarkda dahâ önce doğmakdadır.)
1 — Meyyitin bırakdığı maldan ve mülkden, sıra ile, yıkama, kefenleme, defn masrafları ve sonra kul borcları ayrılıp verilir. Geriye kalan mal, mülk, piyasaya göre değerlendirilip, üçe bölünür. Bir kısmı ile, islâmiyyete uygun olan vasıyyetleri yerine getirilir. Diğer iki kısm eşyânın, değerlerine göre kendileri veyâ satılıp paraları vârislerine şöyle dağıtılır:
(1): Önce, eshâb-ı ferâiz denilen oniki kişiye, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen hakları verilir. Bu haklara, (Farz) adı da verilmişdir. Bunlardan dördü erkekdir.
(2): Eshâb-ı ferâizden artan mal, asabe denilen akrabâdan meyyite en yakın olanına verilir. Asabelerin ismi sonra bildirilecekdir. Asabe yok ise, bu artanlar da, eshâb-ı ferâize dağıtılır. Fekat, zevc ve zevceye, bu sefer verilmez.
(3): Eshâb-ı ferâizden ve asabelerden kimse yok ise, zevil-erhâm denilen akrabâya verilir. Zevil-erhâm beş sınıfdır. İsmleri, üçüncü kısm, 65. madde sonuna doğru yazılıdır.
(4): Zevil-erhâmdan da kimse yoksa, mevlel-muvâlât denilen adama verilir. [On numaraya bakınız!] Bu da yok ise, kardeşimdir demesi gibi, bir vâsıta ile soyu olduğunu söylediği, fekat o vâsıtanın kabûl etmediği kimseye verilir.
(5): Yukarıdaki vârislerden hiçbiri yok ise, mîrâsın üçde ikisi dahî, vasıyyete harcanır. Vasıyyeti de yok ise, meyyit zimmî olsa bile, Beyt-ül-mâl alır.
2 — Eshâb-ı ferâizi Kur’ân-ı kerîm altı sınıfa ayırmışdır: Her sınıfın hissesini [farzını] şöyle bildirmişdir:
NISF: Mîrâs kalan maldan vasıyyet edilen mikdârı ayrıldıkdan sonra, geriye kalanın yarısını, aşağıdaki beş cins insandan biri alır. Şöyle ki, ilk dört cinsin birinden bir kişi varsa, o ve zevc alır. Bu dört cinsden ikisi bir arada bulunamaz.
Kızı: Meyyitin oğlu yok ise, kızı yarısını alır.
Oğlunun kızı: Çocuğu [ya’nî oğlu ve kızı] ve oğlunun oğlu yok ise, yarısını alır.
Kız kardeşi: Meyyitin çocuğu, oğlunun çocuğu ve erkek kardeşi veyâ babası olmadığı zemân, yarısını alır.
Babadan kız kardeş: Kız kardeşi olmadığı vakt, onun yerine, yarısını alır.
Zevc: Meyyitin çocuğu veyâ oğlunun çocuğu olmadığı zemân yarım alır.
Bu beş kimseden ilk dördü, kendi erkek kardeşi ile birlikde olunca, farzını alamaz.