MUHAMMED MA’SÛM-İ ÖMERÎ

“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Doksanıncı [90] sırada Ahmed Sa’îd ismine bakınız!

“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Sa’îd ibni Ebî Sa’îd bin Safî bin Azîz bin Muhammed Îsâ bin muhtesib-ül-ümme şeyh Seyfeddîn-i Fârûkî Serhendî “rahmetullahi aleyhim”, hicretin [1217] senesinde Hindistânda Rampur şehrinde tevellüd ve 1277 [m. 1861] de Medîne-i münevverede vefât etdi. Bakî’ kabristânında, Osmân “radıyallahü anh” türbesi yanındadır.

Ahmed Sa’îd hazretlerinin üç oğlu vardı. Birinci Muhammed Mazher, binikiyüzkırksekiz [1248] de tevellüd ve 1301 [m. 1884] de Medîne-i münevverede vefât etdi. Babasının yanındadır. 1277 senesinde yazdığı (Makâmât-ı sa’îdiyye) kitâbı fârisî olup, babası Ahmed Sa’îdin ve mürşidlerinin “kuddise sirruhüm” hâllerini ve yüksek makâmlarını bildirmekdedir. Kitâb 1281 de Delhîde basdırılmışdır. İmâm-ı Rabbânîyi bildiren risâlesi (Hak Sözün Vesîkaları) kitâbında basılmışdır. Mekkede seyyid Fehîm Efendi ile sohbet eylemişdir.

İkinci oğlu mevlânâ Ebüsse’âdet Muhammed Ömer, binikiyüzkırkdört [1244] de tevellüd ve binikiyüzdoksansekiz 1298 [m. 1881] de Rampurda vefât etdi. Oğlu Ebülhayrın mürşidi idi. Ebülhayr, binüçyüzkırkbir [1341] de Delhîde vefât etdi. Kabri, Abdüllah-i Dehlevî dergâhında, dedesi Ebû Sa’îdin yanındadır. Mermerden tabut şeklindeki dört kabr, mermerden pek san’atli dört dıvâr içinde ve Dergâhın ortasındadırlar. Ebülhayrın oğlu Ebül-Hasen Zeyd-i Fârûkî, 1324 [m. 1906] senesinde, Delhîde Abdüllah-i Dehlevî dergâhında tevellüd etdi. Bu dergâhda vefât etdi. 1391 [m. 1971] Şa’bân ayında Delhîyi ziyâretimde, sohbeti ile iki def’a şereflendim. 1376 [m. 1957] da basdırmış olduğu fârisî (Menâhic-üs-seyr) kitâbını bu fakîre hediyye etdi. Câmi’ul-ezherde okuduğunu, Mısrda şeyh-ül-islâm Mustafâ Sabrî efendi ile çok sohbet etdiğini de söyledi. 1394 [m. 1974] de, Kandihârda basdırdığı, fârisî (Makâmât-i ahyâr) kitâbında dedelerini uzun anlatmakdadır. Zeyd efendi, kitâbında diyor ki, babam, Peygamberimizi rü’yâda görmüş. Çok üzüntülü imiş, sebebini sormuş. (Türkler benim halîfemi bugün makâmından ayırdılar. Bunun cezâsını çok acı çekeceklerdir) buyurmuş.

Üçüncü oğlu Mevlânâ Abdürreşîd, binikiyüzotuzyedi [1237] de Lucknowda tevellüd ve binikiyüzseksenyedi 1287 [m. 1870] de Mekke-i mükerremede vefât etdi. Bu da, oğlu Şâh Muhammed Ma’sûm-i Ömerînin mürşidi idi. Muhammed Ma’sûm [1263] de Abdüllah-i Dehlevî hazretlerinin tekkesinde tevellüd etdi. 1274 [m. 1858] de İngilizler Delhîde büyük fitne çıkardı. Sultân ikinci Behâdır şâhı, iki zevcesi ve iki oğlu ile Kalkuteye götürüp habs etdiler. Hindistânın her tarafında müslimânlar şehîd edildi. Müslimânlar, Medîne-i münevvereye hicret etdi. [1290] da Hindistâna döndü. Otuzüç sene sonra akrabâ ve talebesinden altmış kişi ile [1323] de Medîneye döndü. Burada İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin (Mebde’ ve me’âd) kitâbını arabîye terceme etdi ve çok kitâb yazdı. Bunlardan (Ahsenül-kelâm fî-isbât-i mevlid-i vel-kıyâm) kitâbı, Hindistânın Urdu dilinde olup, vehhâbîleri red ve rezîl etmekdedir. Hindistânda basılmış ve arabîye terceme edilmişdir. (Es-sebe’ul-esrâr fî medâric-il-ahyâr) kitâbı, tesavvufu çok açık anlatmakdadır. Urdu dilindedir. Oğlu Muhammed Abdülkâdir Medenî tarafından [1329] da arabîye terceme edilmiş, 1331 [m. 1913] de İstanbulda basılmışdır. İkinci oğlu şeyh Ebülfeyz Muhammed Abdürrahmânın kitâbın başına yazdığı takrîz çok istifâdelidir. Mütercim, önsözünde buyuruyor ki, (Şâh Veliyyullah muhaddis Ahmed-i Dehlevî (Mukaddeme-tüs-seniyye fî isbât-i mezheb-is-sünniyye) kitâbında, İmâm-ı Rabbânîyi uzun övmekde ve mü’minler onu sever, münâfıklar, şakîler ise kötüler demekdedir). Şâh Muhammed Ma’sûm, 1341 [m. 1923] de Mekke-i mükerremede vefât etdi.

Ahmed Sa’îd-i Serhendî, babası ile birlikde Abdüllah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetinde bulunup, on yaşına varmadan tarîkat-i Nakşibendiyyeye intisâb etdi. Onbeş yaşına kadar bu sohbetde kemâle geldi. Abdüllah-i Dehlevî hazretleri evlenmemiş idi. Bunu oğulluğa kabûl buyurdu. Hilâfet-i mutlaka ile şereflendirdi. Çok Velî yetişdirdi. Çok kitâb yazdı. (El-hakk-ul-mübîn fî-redd-i alelvehhâbîn) kitâbı vehhâbîlere cevâb vermekdedir. (Mektûbât-i Ahmediyye)si çok kıymetlidir. (Tahkîk-ul-hakkılmübîn) kitâbı 1386 senesinde Karaşide basılmış olup, (Mesâil-i erba’în)e cevâb vermekdedir. 455, 459, 1004, 1095, 1146.

« Lügât'a Git