SELMÂN-I FÂRİSÎ

“radıyallahü anh” İsfehânlı idi. Mecûsî idi. Îrânda iken kiliseye girip hıristiyan oldu. Anadoluya kaçıp, kiliselerde hizmet etdi. Şâma geldi. Medînede âhır-zemân Peygamberinin çıkacağını bir papasdan işitdi. (İncîl)i öğrendi. Âlim oldu. Medîneye girerken, köle yapdılar. Hicretden sonra, Medîneye gelerek, evvelce işitmiş olduğu alâmetleri gördü. Hemen îmân etdi. Çok hâlis müslimân oldu. Ehl-i beytden sayıldı. Hendek gazâsında, hendek kazılmasını istedi. Ondan sonraki gazâların hepsinde bulundu. Hazret-i Ömer zemânında Medâyn vâlîsi oldu. Resûlullahın huzûrunda ve sohbetinde kemâle geldi. Zâhir ve bâtın ilmlerinde çok yüksek derecelere kavuşdu. Eshâb-ı kirâmın hepsi de böyle olmuşdu. Fekat, Resûlullahdan herkes, kendi kâbiliyyeti ve kapasitesi kadar feyz alırdı. Hazret-i Ebû Bekrin kavuşduğu derecelere hiçbir Sahâbî kavuşamadı. Selmân-ı Fârisî, Resûlullahdan sonra, hazret-i Ebû Bekrin sohbetinde ve hizmetinde de çok bulunarak, hazret-i Ebû Bekrin almış olduğu kemâlâtdan da ba’zılarına kavuşdu. Resûlullaha kendi kalbi ile bağlanmış olduğu gibi, hazret-i Ebû Bekrin dahâ parlak olan kalb aynası ile de bağlanarak, dahâ çok feyzlere, ma’rifetlere kavuşdu. İkiyüzelli yaşında Medâynda, bir rivâyete göre, 33 senesinde vefât etdi.

47, 313, 487, 969, 1126.

« Lügât'a Git