“radıyallahü anhâ”: Resûlullahın halası olan Ümeymenin kızı, Abdüllah bin Cahşın kardeşi idi. Babasının adı Burre idi. Îmân etmediği için, Cahş denildi. Zeyneb ilk îmân edenlerdendir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bunu, önce, oğulluğu olan Zeyd bin Hâriseye nikâh etdi. Zeyd, Zeynebin hakkını gözetemediğinden, hicretin üçüncü [3] senesinde ayrıldılar. Resûl “aleyhisselâm” nikâh etmek istedi. Zeyneb bunu işitince, sevincinden iki rek’at nemâz kılıp, (Yâ Rabbî! Senin Resûlün beni istiyor. Eğer Onun zevceliği ile şereflenmemi takdîr buyurdun ise, beni Ona sen ver!) diye düâ etdi. Düâsı kabûl olup, Ahzâb sûresinin, (Zeyd, onun hakkında istediğini yapdıkdan sonra [ya’nî Zeynebi boşadıkdan sonra], biz, onu sana zevce eyledik), meâl-i şerîfinde olan otuzyedinci âyeti nâzil oldu. Zeynebin nikâhını Allahü teâlâ yapdığı için, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ayrıca nikâh yapmadı. Hazret-i Zeyneb “radıyallahü anhâ” bununla her an öğünür ve her kadını babası evlendirir. Beni ise, Allahü teâlâ nikâhladı, derdi. O zemân otuzsekiz yaşında idi. Hicretin yirminci [20] yılında, elliüç yaşında vefât etdi. Hayrı, ihsânı, sadakayı pek çok severdi. El işlerinde de mâhir idi. İşlediği şeyleri ve eline geçen herşeyi akrabâsına ve fakîrlere verirdi. Hattâ, halîfe Ömer “radıyallahü anh” Ezvâc-ı Mutahherâtın herbirine onikibin dirhem verirdi. Bu, alır almaz hepsini sadaka eder, dağıtırdı. Resûlullahdan sonra, Zevcât-i tâhirât arasında, en önce vefât eden budur. Hazret-i Âişe, bunu çok medh ve senâ eyledi. (Zevcelerim arasında, bana en önce kavuşacak olanı, eli uzun olanıdır) hadîs-i şerîfi, bunun önce vefât edeceğini haber vermişdi. Çünki, en çok sadaka veren bu idi. Fransız edebsiz şâ’iri Volter, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Zeynebi “radıyallahü anhâ” zevceliğe kabûl buyurmasını, târîhlere, vak’a ve haberlere taban tabana zıd ve uydurma, alçak iftirâlarla, şi’r düzerek bir tiyatro kitâbı yazmışdır. Edebiyyât ve fikr adamına yakışmıyan bu çirkin, iğrenç yazısı, kendisini aforoz etmiş olan, büyük düşmanı papanın hoşuna gitmiş, kendisini okşayıcı mektûb yazmışdır. Müslimânların halîfesi, sultân ikinci Abdülhamîd hân, bu piyesin sahnede oynatılacağını işitince, Fransa ve İngiltere hükûmetlerine ültimatom vererek hemen önlemiş, bütün insanlığı, yüz kızartıcı, aşağılıklardan kurtarmışdır.
381, 1065, 1189, 1195.