İslâm devletinde zımmî denilen gayr-i müslim vatandaştan, can ve mal güvenliklerinin korunmasına karşılık seneden seneye alınan vergi. Buna harâc-ur-ruûs (baş vergisi) de denir.
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
Kendilerine kitab verilenlerden Allahü teâlâya ve âhiret gününe inanmayan, Allahü teâlânın ve Resûlünün haram (yasak) ettiği şeyleri haram tanımayan, hak olan İslâm dînini kabûl etmeyen kimselerle; zelîl, hakîr ve kendi elleriyle cizyelerini verinceye kadar muhârebe edin. (Tevbe sûresi: 29)
Müşrikler (putperest) den olan düşmanınıza rastladığınız zaman onları şu üç şeye dâvet ediniz: İslâmiyet’e dâvet edin. Kabûl ederlerse onları öldürmeyin. Kabûl etmezlerse, cizye vermelerini isteyin. Kabûl ederlerse öldürmeyin. Kabûl etmezlerse, Allahü teâlânın yardımına sığının ve onları öldürün. (Hadîs-i şerîf-Fedâil-ül-Cihâd)
Kâfirlerden cizye alınmasını emretmekten maksat, onları sıkıştırmak, aşağı tutmaktır. O kadar aşağı düşerler ki, cizye vermemek için kıymetli elbise giymezler. Süslü eşyâ kullanamazlar. Çok vergi vermemek için, korkarlar ve titrerler. Allahü teâlâ, kâfirlerin düşkün olup horlanmaları için cizye vermelerini emretti. Böylece onların aşağı, müslümanların da üstün, izzetli ve şerefli olmalarını sağladı. (İmâm-ı Rabbânî)