O mubârek sudan içerek, bir kaç yüz sahâbî susuzluklarını giderdiler. Hudeybiye günü ise, hâzır bulunup da, bu mubârek sudan içen Eshâb-ı kirâm, bin kişiden ziyâde idi. Ayrıca mataralarını da doldurmuş idiler. Bu mu’cize, Medîne çarşısında, Buvat gazâsında, Tebük gazâsında ve dahâ pek çok yerlerde görülmüşdür. Hattâ, Hudeybiyede su, mubârek parmaklarından musluklardan akar gibi akdı. Susuz olanlar içdikden sonra, hayvanlara dahî yetişmişdir. Bunlar, çok sağlam rivâyetlerle, mu’temed [çok güvenilir] siyer âlimleri tarafından ittifâk [sözbirliği] ile bildirilmişdir.
5— (Berekât-i taâm) mu’cizesidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hanım ile zevcine bir ölçek arpa verdi. Misâfirleri ve çocukları ile uzun zemân ondan yidiler, tükenmedi.
Bir def’a da, bir parça arpa ekmeği ve oğlakdan bin kişiye yemek yidirdi ve yemek hiç eksilmedi.
Bir def’asında da, bir parça ekmekden yüzseksen kişi yidi, ekmek yine de artdı.
Bir def’a da, bir parça ekmek ve pişmiş bir kuzu ile, yüzotuz kişiyi doyurdu. Kalanını da deveye yükleyerek götürdüler.
Bir kaç hurma ile, bir habeşîyi doyurdu. Bu mu’cize, def’alarca vâki’ oldu.
Bir kab yemek ile, yanında bulunanları, ev halkını ve bütün akrabâlarını doyurdu.
6— (Teksîr-i derâhim), paraları çoğaltma mu’cizesidir. Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” bir yehûdînin kölesi idi. İslâmiyyet ile şereflenince, sâhibi olan yehûdî ile, kölelikden kurtulması için, üçyüz hurma fidanı dikmesi, onların meyve vermesi ve 1600 dirhem altın vermek üzere anlaşdılar.
Takdîr edilen üçyüz hurma [fidanın çukurlarını açmakda Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân”, Selmâna “radıyallahü anh” yardım etdiler. Çukurlar açılınca, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” teşrîf etdi ve] fidanları mubârek elleri ile dikdi. Bunların hepsi bir sene zarfında kemâle gelip, o sene meyve verdiler. [Bir tane hurmayı Ömer-ül-Fârûk “radıyallahü anh” dikmiş idi. O fidan meyve vermedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, mubârek elleri ile onu tekrâr dikdi, hemen o da meyve verdi.]
Bir gazâda ganîmet alınan yumurta kadar altını Selmâna “radıyallahü anh” verdi. Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh”, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Bu gâyet azdır, binaltıyüz dirhem çekmez) buyurdu. O altını mubârek ellerine alıp, tekrâr geri verdi ve: (Bunu sâhibine götür) buyurdu.