Îsâ aleyhisselâm da, hıristiyanların kendisini Allahü teâlâya ortak koşduklarını, onun için Allahü teâlâdan utandığını bildirerek, hâtem-ül-enbiyâ [Peygamberlerin sonuncusu] olan Muhammed aleyhisselâma gönderecek ve Resûlullah, âlemlere rahmet olduğu için, bütün insanlara, mahşer azâbının kaldırılması için şefâ’at edecek ve bu şefâ’ati de kabûl olunacak, mahşer azâbı hepsinden kaldırılacakdır.
Hadîs-i şerîflerde: (Kıyâmet günü, en önce ben şefâ’at edeceğim) ve (Kıyâmet günü, mezârdan önce çıkan ben olacağım ve en önce şefâ’at eden ben olacağım) ve(Eshâbıma dil uzatanlardan başka, her müslimâna şefâ’at edebilirim) ve (Ümmetimden, günâhları çok olanlara şefâ’at edeceğim) buyurdu. (Se’âdet-i Ebediyye)de 475.ci sahîfede şefâ’at uzun bildirilmekdedir.]
Şefâ’at husûsunda, müslimânların i’tikâdı budur. Fekat hıristiyanlar, Îsâ aleyhisselâmın göğe kaldırılmasından sonra, Babanın sağ tarafına oturtulup, bütün ilâhî kuvvetleri eline aldığı ve kıyâmetde hâkim-i mutlakın hazret-i Îsâ olacağı inancındadırlar. [Matta bâb yirmisekiz, âyet ondokuz. Markos bâb onaltı, âyet ondokuz ve diğer İncîller.] Bu i’tikâdın [inancın] İncîl âyetlerine açıkça mugâyir olduğuna dikkat etmezler. Îsâ aleyhisselâm, İncîlde havârîlere hitâben (Allahü teâlânın emrlerine itâat etmiyenlere benden fâide olmaz. Bana yalvarıp çağıranlara ben imdâd edemem) [Matta bâb yedi, âyet yirmibir ve devâmı.] derken, hıristiyanlar, (Hazret-i Îsâ kendini bizim için fedâ etdi. Biz Cehennemden kurtulduk) şeklinde fâsid bir zanna sâhibdirler.
25 — Yine Îsâ aleyhisselâm, (Kimseden va’za mukabil para almayınız) diye tenbîh etmiş iken, protestan misyonerleri senelik binlerce lira ücret alarak hıristiyanlığı yaymağa çalışdıkları ve diğer hıristiyan fırkalarındaki papazların da belli bir ta’rife üzerinden, her günâhı, belli bir ücret karşılığı afv hattâ ba’zı hıristiyanların kendi mülkü olan arazîlerini, boş arsalarını, günâhlarının afv edilmesine karşılık parça parça papazlara vermeleri ve bu ticâret sebebi ile binlerce papazın, asrlardan beri refâh ve zenginlik içinde yaşamaları, akllara hayret verecek hâllerdendir. Burada şaşılacak husûs şudur ki, fen ve teknikde ve akllılıkda dünyâ milletlerine üstünlük iddiâsında bulunan Avrupalıların üçde biri, hâlâ bu fâsid inanca sâhibdirler.
Kur’ân-ı kerîmde, A’râf sûresinin yüzseksenaltıncı âyetinde meâlen: (Allahü teâlânın hakîr edip, îmân nasîb etmediği kimseyi doğru yola hidâyet edecek, kavuşduracak kimse yokdur) buyurulmuşdur.
26 — Matta İncîlinde yazıldığına göre, Îsâ aleyhisselâm şâkirdlerine yapdığı vasiyyet sırasında, (Bir eve girdiğinizde selâm verin.