[Bu hadîs-i şerîfden anlaşılıyor ki, her sâlih müslimânın ve devletin; kötü, fenâ kimselerin kötülüklerine mâni’ olmaları lâzımdır. Mâni’ olmazlar ise, o kötülerle berâber, iyiler de helâk olurlar. Bunun için, emr-i ma’rûf ve nehy-i münker, ehl olan bütün müslimânların vazîfesidir.]
Diğer bir hadîs-i şerîfde, (Ümmetim için zâlime sen zâlimsin demekden korkar olduğunu gördüğünüz zemân, onlardan hayr kalkmışdır) buyurulmuşdur.
Diğer bir hadîs-i şerîfde, (İnsanlar bir kötülüğü görüp de, onu değişdirmezlerse [ya’nî ona mâni’ olmazlar veyâ iyiliğe tebdîl etmezlerse], Allahü teâlâ, azâbını hepsine umûmî kılar)buyurulmuşdur. Diğer bir hadîs-i şerîfde, (Siz elbette iyiliği emr, kötülükden de nehy etmelisiniz. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münkeri terk ederseniz, Allahü teâlâ en kötülerinizi, hayrlılarınızın üzerine musallat eder. O zemân hayrlılarınız [kötülerin def’i için] düâ ederlerse, düâları kabûl olunmaz) buyurulmuşdur. [Tahrîm sûresinin altıncı âyetinde de meâlen: (Kendinizi ve evlerinizde olanları ateşden koruyunuz)buyurulmuşdur. Âl-i İmrân sûresinin yüzonuncu âyetinde meâlen: (Siz [mü’minler] insanlar içinden seçilmiş hayrlı bir ümmetsiniz. İyiliği emr edersiniz ve kötülükden nehy edersiniz ve Allahü teâlânın birliğine îmân edersiniz. Eğer ehl-i kitâb [hıristiyanlar ve yehûdîler de] îmân etselerdi, onlar için hayrlı olurdu.) Ve yüzondördüncü âyetinde meâlen: (Onlar Allahü teâlânın birliğine ve âhiret gününe îmân ederler, ma’rûfla [ya’nî Resûlullahın peygamberliğini tasdîk etmelerini halka] emr ederler ve münkerden [ya’nî Resûlullahın peygamberliğini tekzîbden] nehy ederler. Hayrât yapmakda yarışırlar. İşte onlar sâlihlerdendirler)buyurulmuşdur. Emr-i ma’rûf yapmamanın büyük günâh olduğu (Se’âdet-i Ebediyye) 35.ci sahîfede yazılıdır.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” (Günâh işleyeni eliniz ile men’ ediniz. Buna kuvvetiniz yetmezse, söz ile mâni’ olunuz. Bunu da yapamaz iseniz kalbiniz ile beğenmeyiniz! Bu ise, îmânın en aşağısıdır) buyurdu. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker ile ilgili pek çok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler vardır. Okuyup öğrenmek arzû edenler, tefsîr ve hadîs-i şerîf kitâblarına ve islâm âlimlerinin eserlerine mürâce’at edebilirler.]
37 — Matta İncîlinin yirmiikinci bâbının otuzbeş, otuzaltı ve otuzyedinci âyetlerinde, (Ey muallim, şerî’atde en büyük emr hangisidir? diye Îsâya sorulduğu zemân, Îsâ ona, Allahın olan Rabbini, bütün kalbinle, bütün canınla, bütün fikrinle seveceksin) denilmekdedir.
Kur’ân-ı kerîmde Mâide sûresinin ellidördüncü âyetinde de meâlen: ([O mü’minler] Allahü teâlâyı sever. Allahü teâlâ da onları sever) buyurulmuşdur.