Bekara sûresinin yüzaltmışbeşinci âyetinde meâlen: (Îmân eden kimselerin Allahü teâlâya olan sevgileri, çok kuvvetli ve devâmlıdır) buyurulmuşdur.
Hadîs-i kudsîde Allahü teâlâ, (Ey Âdem oğlu! Beni sevmek istersen dünyâ sevgisini kalbinden çıkar. Çünki benim muhabbetim ile, dünyâ sevgisini bir kalbde ebediyyen cem’ etmem. Ey Âdem oğlu! Benim sevgimle berâber dünyâ sevgisini nasıl istersin! Öyle ise, benim sevgimi ve rızâmı, dünyâyı [Allahü teâlânın men’ etdiği şeyleri] terk etmekde ara. Ey Âdem oğlu! Her işini benim emrlerime uygun olarak yap, ben de, senin kalbine muhabbetimi doldururum) buyurmuşdur.
38 — Matta İncîlinin yirmidördüncü bâbında Îsâ aleyhisselâm, kıyâmet ahvâlini anlatırken, yirmidokuzuncu âyet ve devâmında, (Güneş kararacak, ay ışığını vermiyecek, yıldızlar gökden düşecekler ve göklerin kuvvetleri sarsılacak. Ondan sonra insan oğlunun alâmeti gökde görünecek. O zemân yeryüzünün bütün kabîleleri feryâd-ü fîgâna düşecekler. Göklerin bulutları üzerinde kudret ve büyük bir izzet ile insan oğlunun geldiğini göreceklerdir. O da sûrun büyük sesi ile meleklerini göndererek ve melekler göklerin bir ucundan öteki ucuna kadar, onun seçdiklerini dört rüzgârdan toplayacaklardır. Bunların hepsi vâki’ olmayınca, kıyâmet kopmaz. Fekat, o gün ve sâati Babadan başka kimse bilmez; göklerin melekleri bile bilmez) demekdedir.
Kur’ân-ı kerîmde kıyâmet hâllerine dâir olan âyet-i kerîmelerin tefsîrleri toplanırsa; dört İncîlin temâmından dahâ büyük bir kitâb olur. Bunlara bir kaç misâl yazalım:
Tekvîr sûresinin birinci ve ikinci âyetlerinde meâlen: (Güneşin nûru gidip karardığı zemân ve yıldızların kararıp yağmur gibi yere döküldüğü zemân) buyurulmuşdur. İnşikâk sûresinin bir, iki, üç, dört ve beşinci âyetlerinde meâlen: (Gök, Allahü teâlânın emrini işitip, o emre boyun eğerek yarıldığı zemân ve Arz da Rabbi olan Allahü teâlânın emrini hak üzere işiterek, içindekileri [ölüleri ve hazîneleri] atıp boşaldığı ve yeryüzü dümdüz olduğu zemân [insan sevâb ve günâhını görür]) buyurulmuşdur. Nâziât sûresinin sekizinci ve dokuzuncu âyetlerinde meâlen: (O günde, kalbler korkudan ızdırâb içindedir. [Bu kalblerin sâhiblerinin] gözleri korkudan zillet içindedir) buyurulmuşdur. Yasîn sûresinin ellibirinci âyetinde meâlen: ([İkinci def’a] Sûra üfürülünce, insanlar kabrlerinden kalkıp Rablerine doğru sür’at ile giderler) buyurulmuşdur. Zilzâl sûresinin altı, yedi ve sekizinci âyetlerinde meâlen: (O gün, insanlar amellerinin karşılığını görmek için, fırka fırka hesâb yerine giderler. Kim zerre mikdârı kadar hayr işlemiş ise, onu [mükâfâtını] görür.