369

Asl maksadları, bu yolla islâm dînini ve Onun hâmîsi olan Osmânlı devletinin varlığını, tehlükeye düşürmek idi. Osmânlı devletinin merhamet ve himâyesi altında, gâyet râhat bir hayât süren hıristiyan tebe’a arasına, bu yolla, nifak ve düşmanlık tohumlarını atdılar. Eshâb-ı kirâmdan, zemânımıza kadar, her islâm devleti, emri altında bulunan diğer din mensûblarının aslâ din işlerine karışmamış, bunları hiçbir zemân dinlerinden dolayı incitmemişlerdi. Bilhâssa Osmânlı devleti, altıyüz seneden beri, emri altında bulunan gayr-i müslimlerin din işlerine hiçbir sûretde karışmamakla berâber, ibâdetlerini yapmalarına da, her dürlü yardım ve kolaylığı da sağlamışdır. Bu yardımın ve adâletin yapılmasını islâmiyyet emr etmekdedir. Peygamberimizin bu husûsdaki emrleri, islâm kitâblarında, meselâ (Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbında yazılıdır. Bunun için, hiçbir din mensûbuna akîdesinden [inancından] dolayı tahkîr edilip, tecâvüz edilemiyeceği, Osmânlı devletinin temînâtı [garantisi] altında idi. Hem bir insanın evinde müsâfir olacaksın, hem de onun îmân etdiği [inandığı] mukaddes şeyleri ayak altına alıp, kötüleyeceksin. Böyle bir şey, dünyânın hiçbir yerinde görülmemişdir. Burada mühim olan husûs, islâm düşmanlarının, yıkıcı sözleri, yazıları, kitâbları ve [televizyonları, teyp, video kasetleri] ile islâmiyyete yapdıkları iftirâlardır. Bu yalan ve iftirâlara herkesin dikkatini çekmek, [onlara cevâb vermek] ve kendilerinin doğru gibi yapdıkları neşriyyâtın [yayınların] ne gibi çürük esâslara bağlı olduğunu bütün âleme göstermekdir. Bilhâssa (Şems-ül-hakîka)ismi ile neşr etdiğim türkçe kitâbda, misyonerlerin islâmiyyete yapdıkları hücûmlara, gâyet güzel cevâb verilmişdir. Bu kitâbımda, hıristiyanlıkla ilgili bir çok husûs etraflıca anlatılmış, birçok süâller de ortaya konmuşdur. Hâl böyle iken, hıristiyan papazlar ne bu soruları, ne de Hindistânın büyük âlimlerinden Rahmetullah Efendinin arabî olarak yazmış olduğu ve dahâ sonra Türkçeye terceme edilen (İzhâr-ül-hak) ismli mükemmel kitâbını hiç görmemiş gibi, yeniden bir takım yalan ve uydurma kitâb ve risâleler neşr etmekdedirler. Eski iftirâlarını bu kitâblarında da aynen tekrâr etmekdedirler. (Şems-ül-hakîka) ve (İzhâr-ül-hak)da kendilerine tevcîh etdiğimiz süâllerin birine dahî cevâb vermekden âciz kalmışlardır.

Fârisî (Makâmât-i ahyâr) kitâbının üçyüzdoksanıncı sahîfesinde diyor ki: Protestan papazı Fander, hıristiyanlar arasında çok meşhûr idi. Protestan misyoner teşkilâtı, seçdikleri papazlar ile Fanderi Hindistâna gönderdi. Hıristiyanlığı yaymak için çalışacaklardı. 1270 [m. 1854] senesinin Rebî’ul-âhır ayında ve Recebin onbirinci günü, bu misyoner hey’eti, âlimler ve seçilmiş zâtlar arasında, Delhînin büyük islâm âlimi Rahmetullah efendi ile münâzara [ilmî mücâdele] yapdılar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.