Böyle olduğu teslîs inancında da, hemen görülür. Çünki, İbrânîcede (Baba) kelimesi, yalnız bir insanın kendi babası değil, aynı zemânda, (Hurmete lâyık büyük bir şahsiyet) ma’nâsına da gelmekdedir. Bunun için, Kur’ân-ı kerîmde, İbrâhîm aleyhisselâmın amcası olan Âzere,(Âzer denilen babası) denilmekdedir. Çünki, asl babası, Târûh ölmüşdü. Amcası Âzerin yanında yetişmiş ve o zemânki âdete uyarak, ona baba demişdi. İbrâhîm aleyhisselâmın babasının Târûh olduğu, İncîlin ahd-i atîk kısmında da yazılıdır. [Tekvin: 11-31] Türkçede de, bunun gibi, olgun, yardım sever, konuşduğu dinlenir kimselere (ne baba adam!) deriz. Bunun gibi (Oğul) kelimesi de, ibrânîcede çok kerreler, bir şahsın rütbece veyâ yaşca kendisinden dahâ küçük olan, fekat kendisine son derece sevgi ile bağlı bulunduğu bir şahsı, tasvîr etmek için kullanılmakdadır. Dahâ önce zikr etdiğimiz gibi, Matta İncîlinin beşinci bâbının dokuzuncu âyetinde, (ne mutlu sulh edicilere! Zîrâ onlara Allahın oğlu denilecekdir) demekdedir. Görülüyor ki, burada (Oğul) kelimesi (Allahın sevgili kulu) ma’nâsına gelmekdedir. Hiçbir hıristiyan, İncîldeki bu ve bunun gibi dahâ pekçok âyeti delîl getirerek, bu ifâdelerin kullanıldığı kimseleri ulûhiyyet derecesine çıkarmamışdır. O hâlde hakîkî İncîlde (Baba), mubârek bir mevcûd, ya’nî Allahü teâlâ, (Oğul) kelimesi de, Onun sevgili kulu olarak beyân edilmişdir. Aklları ancak bu günlerde başlarına gelen hıristiyanların büyük kısmı, (hepimiz Allahın kulu, çocuğuyuz. Allah hepimizin rabbi, babasıdır. İncîldeki (Baba) ve (Oğul) kelimelerini böyle anlamak lâzımdır) demekdedirler. İbrânîce olan asl İncîl nüshası, terceme edilirken, dahâ birçok kelimenin de (baba ve oğul) gibi, yanlış terceme edildiği isbât edilmişdir. Nitekim bununla ilgili ba’zı tafsîlât dahâ sonra gelecekdir.]
Yuhannâ İncîlinin ondördüncü bâbının yirmidördüncü âyetinde, Îsâ aleyhisselâmın, (İşitdiğiniz sözler benim değildir. Fekat beni gönderen Babanındır.) Ve onuncu âyetinde (Ben size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemem) dediği bildirilmekdedir.
[A’mâl-i rusülün [Resûllerin işlerinin] ikinci bâbının yirmiikinci âyetinde, (Ey İsrâîl erleri; bu sözleri dinleyin: Nâsıralı Îsâyı ya’nî Allah tarafından tasdîk edilmiş olan adamı, siz kendiniz bilirsiniz) demekdedir.
Üçüncü bâbının yirmialtıncı âyetinde ise, (Allah her birinizi kötülüklerinden döndürerek mubârek kılmak için, oğlunu kıyâm etdirip, önce size gönderdi) demekdedir.
Dördüncü bâbının otuzuncu âyetinde, (Mukaddes oğlun Îsânın ismi ile alâmetler ve hârikalar olsun diye) demekdedir.]