Siz babanız şeytândan, iblîsdensiniz ve babanızın isteklerini yapmak istiyorsunuz, dedi.)
Burada yehûdîlerin, (Biz zinâdan doğmadık, babamız vardır. O da Allahdır) demelerinden maksadları, babamız Allahdır, demek değildir. Maksadları, Îsâ aleyhisselâmın babasız olmasına i’tirâz etmekle berâber, kendilerinin İbrâhîm aleyhisselâmın neslinden olduklarını bildirmekdir. Mâdem ki Yuhannâ İncîli, hıristiyanların i’tikâdlarına [inançlarına] göre, mevsûkdur. Biz de onu şâhid olarak getiririz [sözümüzü ona göre söyleriz]. Yuhannânın bu âyetlerine, ya’nî yehûdîler kendilerine Allahın oğlu dedikleri ve Îsâ aleyhisselâm da onları red ederek, şeytânın çocukları dediğine bakılınca, bu ta’bîrlerin mecâz olduğu hemen ortaya çıkar.
Yuhannânın birinci mektûbunun üçüncü bâbının dokuzuncu âyetinde, (Her Allahdan doğmuş olan günâh işlemez), onuncu âyetinde ise, (Allahın çocukları ile iblîsin çocukları böylece belli olur ki) ve beşinci bâbının başında, (Îsâ Mesîhdir, diye îmân ederler. O da Allahdan doğmuşdur ve tevlîd edeni seven her adam, ondan doğmuş olanı sever. Ne zemân Allahı sever ve onun emrlerini yaparsak, bununla Allahın çocuklarını sevdiğimizi biliriz) demekdedir.
Romalılara mektûbun sekizinci bâbının, ondördüncü âyetinde, (Allahın rûhu ile irşâd olunanların [sevk edilenlerin] hepsi Allahın oğullarıdır) demekdedir.
Pavlosun Filipelilere yazdığı mektûbun ikinci bâbının ondördüncü ve onbeşinci âyetlerinde, (Her şeyi söylemeden ve çekinmeden yapın. Tâ ki hayât sözünü sıkı tutarak, dünyâda nûrlar olarak, aralarında göründüğünüz eğri ve sapık neslin ortasından kusûrsuz ve sâf Allahın lekesiz çocukları olasınız) demekdedir.
[Kitâb-ı Eş’iyâ [İşâyâ]nın kırküçüncü bâbının altıncı ve yedinci âyetlerinde, (Oğullarımı uzakdan ve kızlarımı yerin ucundan, ya’nî izzetim için yaratdığım ve kendisine şekl verdiğim, kendisini vücûde getirdiğim, ismim ile çağırılan her adamı getir diyeceğim) demekdedir.
Kitâb-ı mukaddesin bu âyetlerindeki Allahın oğlu, Allahın oğulları, çocukları lafzları mecâzî olup, hakîkî ma’nâ verilerek, Allahü teâlâya (Baba) denilemez. Hıristiyanlar da, bu âyetlerdeki, (Oğul) kelimesini, mecâzî olan, (Allahın sevgili kulu) ma’nâsına alıp, bu kimselerin hiç birisine, ülûhiyyet nisbet etmemişlerdir. Bütün hıristiyanlar burada, Allahü teâlânın yegâne hâkim olduğunu kabûl etmişler. Fekat sıra Îsâ aleyhisselâma gelince, doğru yoldan ayrılmışlardır.]