Kalblere te’sîr eden, gâyet belîğ olan Kur’ân-ı kerîmi işitmekle müslimân olmuşlardır.)
İslâmiyyetin kılıç zoru ile yayılmadığının misâlleri pek çokdur. Meselâ: Ebû Zer-i Gıfârî; kardeşi Üneys ve mübârek anneleri Ümmü Zer “radıyallahü anhüm” ilk islâma girenlerdendir. Dahâ sonra, Ebû Zer-i Gıfârînin da’veti ile, Benî Gıfâr kabîlesinin yarısı müslimân oldu. Bi’setin onuncu senesinde Mekkeden Habeşistâna hicret eden Eshâb-ı kirâm “radıyallahü anhüm”, 83’ü erkek ve 18’i kadın olmak üzere, 101 kişidir. Bunların dışında, pek çok sahâbe de, Mekke-i mükerremede kalmışdır. Bu zemânda Necran hıristiyanlarından yirmi kişi de müslimân olmuşdu. Dımâd-ı Ezdî, bi’setin onuncu yılından önce îmân etmişdir. Tufeyl ibni Amr “radıyallahü anh” de, hicretden önce annesi, babası ve bütün kabîlesi ile berâber müslimân olmuşdu. Medîne-i münevverede, Benî Sehl kabîlesi, Mus’ab bin Umeyrin “radıyallahü anh” nasîhatleri bereketi ile, hicretden önce müslimân olmakla şereflenmişlerdir. Medîne-i münevverede Amr bin Sâbitden gayrisi, hicretden önce îmân etmişlerdi. Sâdece Amr “radıyallahü anh” Uhud gazâsından sonra îmân etdi. Necd ve Yemen taraflarındaki köylerde oturan bedevîler dahî müslimân oldu. Hicretden sonra, Bureydet-ül-Eslemî “radıyallahü anh” yetmiş kişi ile berâber gelip müslimân oldu. Habeş pâdişâhı olan Necâşî de, hicretden önce îmâna geldi. [Habeş pâdişâhlarına Necâşî denir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânındaki Necâşînin adı Eshame idi. Hıristiyan iken müslimân oldu.] Yine Ebû Hind, Temîm ve Na’îm akrabâlarıyla berâber ve diğer dört zât da, Resûlullahı tasdîk etdiklerini bildiren hediyyeler gönderip, müslimân oldular. Bedr gazâsı olmadan önce, Allahü teâlânın sevgilisi, Resûlullah efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” şefkatli, merhametli va’z ve nasîhatleri ve bütün arab belâgatcılarının kabûl etdikleri, herkesi acz ve hayretde bırakan, Kur’ân-ı kerîmi dinleyerek, müslimân olanların sayısı Medîne ve çevresinde birkaç bine ulaşmışdı. Hazret-i Îsânın da’vet zemânı müddetince, kendisine tâbi’ olanlar ise; İncîlin hesâbına göre, ikiyüz iki kişiden ibâretdir. Hıristiyanların inancına göre hazret-i Îsânın i’dâm edilmesinden sonra zuhûr eden hârikulâde şeyleri görerek, Îsâ aleyhisselâmın dînine girmekle şereflenenler ancak beşyüze ulaşabilmişdi. [Hâşâ Îsâ aleyhisselâm ne öldürüldü, ne çarmıha gerildi. Allahü teâlâ onu diri olarak göğe çıkardı.]
Hicretin sekizinci senesinde, Mekke-i mükerremeyi feth eden islâm askerinin oniki bin kişi olduğu ve hicretin dokuzuncu senesinde, Tebük gazâsına Medîneden otuzbinden ziyâde müslimânın iştirâk etdiği ve hicretin onuncu senesinde yüzbinden ziyâde müslimân ile vedâ haccı yapıldığı (Kısas-ı Enbiyâ)da[1] yazılıdır.
—
[1] Kısas-ı Enbiyâ müellifi Ahmed Cevdet pâşa 1312 [m. 1894] de vefât etdi.