Genç oğlanlar ile kızlar, her ne kadar göz zinâsından nehy olunmuşlarsa da, birbirlerinden gözlerini ayırmazlar. Dahâ sonra, papazın okuduğu ekmek parçasını, tanrı kabûl etdikleri Îsâ aleyhisselâmın eti, şerâbı da kanı olarak inanıp (İşâ-i rabbânî) diye yiyip içerek, hemen rûh-ül-kuds ile birleşdiklerini zan ederler. [Protestanlar, bu işâ-i rabbânîyi (evharistiya)yı bir hâtıra olarak yiyip içerler.]
İbâdetden maksad, her şeyin yaratıcısı olan Allahü teâlâya itâ’at ve ta’zîmdir. Bu iki dinden hangisinde Allahü teâlâya ta’zîmin bulunduğu ortadadır!
İslâm dîninde hergün beş farz nemâzdan önce ezân ve ikâmet okunur. Müezzin yüksek sesle ezân okur. Ya’nî:
ALLAHÜ EKBER: Allahü teâlâ büyükdür. Ona bir şey lâzım değildir. Kullarının ibâdetlerine muhtâc değildir. İbâdetlerin, Ona fâidesi yokdur. [Bunu, zihnlerde iyi yerleşdirmek için bu kelime, dört kere söylenir.]
EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLALLAH: Kibriyâsı [büyüklüğü] ile ve kimsenin ibâdetine muhtâc olmadığı hâlde, ibâdet olunmağa Ondan başka kimsenin hakkı olmadığına şehâdet eder, elbette inanırım. Hiçbir şey Ona benzemez.
EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN RESÛLULLAH: Muhammed aleyhisselâmın, Onun gönderdiği Peygamberi olduğuna, Onun istediği ibâdetlerin yolunu bildiricisi olduğuna şehâdet eder, inanırım.
HAYYE ALES-SALÂH, HAYYE ALEL-FELÂH: Ey mü’minler, koşun felâha, se’âdete, koşun salâha, iyiliğe, ya’nî nemâza.
ALLAHÜ EKBER: Ona lâyık ibâdeti kimse yapamaz. Herhangi bir kimsenin ibâdetinin Ona lâyık, yakışır olmasından çok büyükdür, çok uzakdır.
LÂ İLÂHE İLLALLAH: İbâdete, karşısında alçalmağa müstehak olan, hakkı olan ancak Odur. Ona lâyık bir ibâdeti, kimse yapamamakla berâber, Ondan başka kimsenin ibâdet olunmağa hakkı yokdur, [diyerek mü’minleri nemâza da’vet eder].
[İnşirâh sûresinin dördüncü âyetinde, Allahü teâlâ, habîbi Muhammed aleyhisselâm için meâlen: (Senin ismini [şarkda, garbda, yer küresinin her yerinde] yükseltirim) buyuruyor. Garba doğru, bir tûl derecesi [111,1 kilometre] gidilince, nemâz vaktleri dört dakîka gecikiyor. Her yirmisekiz kilometre gidişde, aynı vaktin ezânı birer dakîka sonra tekrar okunmakdadır. Böylece, yeryüzünün her yerinde, her an ezân okunmakda, Muhammed aleyhisselâmın ismi her an, her yerde işitilmekdedir.