369

Yehûdîlerin dünyâda hakîr ve zelîl olmaları, Îsâ aleyhisselâmdan sonra umûmî olmayıp, ba’zı mahallerde olmuşdur. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında, Medîne-i münevvere ile Şâm arasında yer alan, Hayber kal’ası gibi bir takım yerlerin hükümdârları, Ka’b bin Eşref, Merhab ve İsmâ’îl [Semauel] gibi yehûdîler idi. Ne zemân ki, Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Resûlullah efendimize düşmanlık ve ihânet etdiler, o zemân gadab-ı ilâhîye uğradılar. Bekara sûresinin altmış birinci âyetinde meâlen: (Onlara zelîllik ve fakîrlik verildi) buyurulmuşdur. Bu âyet-i kerîmede buyurulduğu gibi, perîşân oldular. Bir dahâ devlet kurmaları mümkin olmadı.

Allahü teâlâ, yeni bir din gönderdiği zemân, bâtıl dinlere inanan kimseler üzerine büyük belâların gelmesi lâzım mıdır? Lâzım gelseydi, Benî İsrâîl Mûsâ aleyhisselâmın dîni üzere yaşadıkları birkaç bin sene içerisinde, kendilerinden pek za’îf ve sayıları çok olan mecûsîler üzerine peşpeşe belâlar gelerek mahv-ü perîşân olmaları lâzım gelirdi. Hâlbuki Çin, Hindistân, Türkistân ve Amerika ehâlisi, eski hâlleri üzerine kalmışlardır. [Üzerlerine, protestanların söyledikleri gibi herhangi bir belâ gelmemişdir.]

Protestanların, hıristiyanlığın doğruluğunu isbât için ortaya koydukları diğer bir delîl ise;“Hıristiyanların nüfûsunun çok olması”dır. Bu sözleri de kuvvetli bir delîl değildir. Her ne kadar, Avrupada neşr edilen istatistiklerde, hıristiyan nüfûsu çok gösteriliyor ise de, bunlar birbirlerini tutmamakdadır. Hıristiyanların sayısı husûsunda istatistikler arasında milyonlarca fark vardır. Çünki, o zemân Asya ve Afrikanın çok yerlerinde yaşayan insanların hangi dîne mensûb olduğu, temâmı ile tahkîk edilip ortaya konulmamışdı. İstatistik yapan kimseler, buralarda bulunan nüfûsu, yaşadıkları yerlerin büyüklüğü nisbetinde tahmîn ile yazmışlardı. Hattâ, Mısrlı Seyyid Rüfâanın terceme etdiği ve Mısrda basılan coğrafya kitâbında, yeryüzünde yaşayan insanların temâmının nüfûsu dokuzyüz milyon tahmîn olunup, yarısı mecûsî ve diğer yarısının yarısı putperest, kalan yarısının ise müslimân, hıristiyan ve yehûdî olduğunu ve ehl-i kitâbın üçde birinin müslimân, üçde birinin yehûdî, üçde birinin de hıristiyan olduğunu yazmakdadır. Bu da, tahmîni bir hesâb olduğundan, delîl olarak kabûl edilemez. Bir diğer husûs da, hıristiyanların çokluğunu kabûl etsek bile, sayılarının çok olması, hıristiyanlığın doğru olduğunu göstermez. Çünki, bir dîne mensûb olanların çok olması, o dînin doğruluğuna delîl kabûl edilirse, putperestliğin ve mecûsîliğin hak, doğru din olmaları îcâb ederdi. Çünki, bugün yeryüzünde hıristiyanlardan dahâ fazla, putperest ve mecûsî vardır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.