Hepsinden sonra, istigfâr edenleri bildirmesi, insânın, her ibâdetini kusûrlu görüp, dâimâ istigfâr etmesi içindir). Ca’fer bin Sinân “kuddise sirruh” (İbâdet yapanların kendilerini beğenmeleri, fâsıkların günâhlarından dahâ kötü ve dahâ zararlıdır) buyurdu. İmâm-ı Mürteiş, Ramezân-ı şerîfin yirmisinden sonra, câmi’i kebîrde i’tikâf yapardı. Dışarda görenler, câmi’den çıkmasının sebebini sorduklarında, (Hâfızların, kendilerini beğendiklerini görüp, onlardan kaçdım) buyurdu.
Kendinin ve âilesinin nafakasını temîn için çalışmak câizdir. Böyle çalışanlar, hadîs-i şerîflerde medh olundu. Selef-i sâlihîn, kendilerine bir kazanc yolu bulmuşlardır. Çalışmayıp, tevekkül etmek de iyidir. Fekat, kimseden birşey beklememesi şartdır. Muhammed bin Sâlim, Hamâda şâfi’î kâdı idi. 697 h.de vefât etdi. Kendisine (Çalışıp kazanalım mı? Yoksa, tevekkül ederek oturalım mı?) denildikde, (Tevekkül, Resûlullahın hâlidir. Kesb de, Onun sünnetidir. Tevekkül edemiyen kimsenin çalışıp kazanması sünnetdir. Tevekkül edebilenin, ancak islâmiyyete ve müslimânlara hizmet için çalışması mubâh olur. Kesb [çalışmak] ile tevekkülün birlikde olması, her zemân iyidir) buyurdu. Çok yimemeli, az da yimemeli. Yimek, i’tidâl, tevassut mikdârı olmalıdır. Çok yimek, gevşeklik, tenbellik yapar. Az yimek, işe ve ibâdete mâni’ olur. Hâce Muhammed Behâüddîn Nakşibend “kuddise sirruh” 791 [m. 1389] da Buhârâda vefât etdi. (Doyuncaya kadar yi, ibâdetini güzel yap!) buyururdu. [Acıkmadan önce ve doydukdan sonra yimemelidir.] Mühim olan şey, ibâdetleri iyi, neşeli yapmakdır. Buna yardımcı olan herşey mubârekdir. Bunu bozan şeyler memnû’dur.
Her işde iyi niyyet yapmalıdır. Kalb ile hâlis [Allahü teâlâ emr etdiği için] niyyet etmedikce, hiçbir ibâdete başlamamalıdır. Fâidesiz [hele zararlı olan] şeylerle vakt geçirmemeli. [Îmânı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun olan ve islâmiyyeti öğrenip, bunlara göre amel eden sâlih kimseleri bulamayan] uzlet etmeli [ya’nî işi ile, halâl kazanmakla, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okumakla, vaktlerini kıymetlendirmelidir. Dînini bu kitâblardan öğrenmeyip de, kendi kafasına, düşüncesine göre inanan kimse ile ve böyle mezhebsizlerin kitâblarına aldanan câhiller ile arkadaşlık etmemelidir. Evine, dinsizlerin, kâfirlerin, hıristiyanlık, yehûdîlik, ahlâksızlık zehrlerini saçan zararlı radyoları, televizyonları sokmamalıdır]. Hadîs-i şerîfde, (Hikmet [fâideli şeyler], on kısmdır. Bunların dokuzu, uzlet etmek, biri de az konuşmakdır) buyuruldu. Arkadaşlarla, lüzûmlu şeyleri öğretecek ve öğrenecek kadar görüşmeli, diğer vaktlerini ibâdet ile, kalbi temizleyecek şeylerle geçirmelidir.