Hattâ, o yüce Peygambere veled-i zinâ, mubârek annesine fâhişe kadın diyecek kadar işi azıtdılar. Îsevîler, Allahü teâlânın gönderdiği Tevrât kitâbında böyle çirkin, iğrenç iftirâların bulunmadığını isbât etmek için, Tevrâtı latinceye terceme etdiler. Yehûdî dîninin iç yüzü ve yehûdîlerin, müslimânlara ve hıristiyanlara karşı yapdıkları iftirâları ve düşmanlıkları, kitâbımızın sonunda, (Yehûdîlik, Tevrât ve Talmud) başlığı altında uzun bildirilmişdir.]
Protestan târîhcilerinden Strauss [Strauss, (David Friedrich)Alman târîhcisidir. 1291 [m. 1874]de öldü. (Îsânın hayâtı), (hıristiyanlık ta’lîmi), (Îsânın yeni hayâtı) gibi, eserler neşr etdi.] şöyle demekdedir: (Hıristiyanlığın ilk yayıldığı zemânlarda, hıristiyanlar, yehûdîler tarafından çeşidli zemânlarda değişdirilmiş olan Ahd-i Atîki yunancaya terceme etdiler. Bu terceme o zemân, Benî İsrâîlin ellerindeki isrâîliyyât kitâblarına uymuyor diye yehûdîler, buna karşı çıkdılar. Hıristiyanlar, yehûdîleri susduracak cevâblar bulmak için, Ahd-i Atîkin bu yunanca tercemesine yeniden ilâveler yapdılar. Meselâ, Îsâ aleyhisselâmın babaları diyerek, ba’zı ismler Zebûra sokuldu. Îsâ aleyhisselâmın Cehennemlere girmesi kısmı Ermiya kitâbına yerleşdirildi. Yehûdîler bu tahrîfleri görüp, “bunlar bizim kitâblarımızda yokdur” diye feryâd etdikce, papazlar “Ey Allahdan korkmaz hîlekârlar! Siz kütüb-i mukaddeseyi tahrîf etmeğe cesâret ediyorsunuz” diye yehûdîlere saldırdılar. Dahâ sonra, hıristiyanlarla yehûdîler arasındaki bu çekişme ilerledi. Hıristiyan papazlardan bir kısmı da şübhe ve tereddüde düşdü. Böylece hıristiyanlar pek çok fırkalara bölündüler. Bu ihtilâflar, aralarında büyük harblerin yapılmasına sebeb oldu. Îsâ aleyhisselâmdan üçyüz yirmibeş sene sonra, Bizans imperatoru Büyük Konstantinin emri ile üçyüz ondokuz papaz, İznîkde bir meclisde toplandılar. Her birinde pek çok şübheler ve zıdlıklar bulunan (Kitâb-ı mukaddes) nüshâları hakkında meşveret ve tahkîk ile işe başladılar. Bu meclisde hazret-i Îsânın ulûhiyyetine inananlar gâlib geldi. İsrâîliyyât kitâblarından terceme etdikleri kısmları da karışdırarak (Kitâb-ı mukaddes)i yeni bir şekle sokdular. Kabûl etdikleri bu nüshanın dışındaki diğer nüshaların şübheli olduklarına karâr verdiler. Cirumun, bu nüshaya yazdığı mukaddemede bu husûs bildirilmekdedir. [Cirum, Ing. Jerome Saint, Arablar buna Irûnimus demekdedirler. İstanbulda üç sene kaldı. 382 de Romaya gitdi. Papanın sekreteri oldu. Kitâb-ı mukaddesi Latinceye terceme etdi. 30 Eylülde yortusu yapılır. Yapdığı terceme kilisenin resmî metni olmuşdur.]