Katolik Herald de, kitâbının yedinci cild ikiyüz altıncı sahîfesinde diyor ki: (Râus kitâbının yüzaltmışıncı sahîfesinde, protestan papazlarının ileri gelenlerinin ekserîsi Yuhannânın Müşâhedât (Vahy) kitâbının doğruluğunu kabûl etmezler). Prof. Rabwald de, kuvvetli delîller ile isbât ederek diyor ki, (Yuhannâ İncîli, Yuhannânın risâleleri ve Müşâhedâtı yalnız bir kişinin yazdığı şeyler olamaz). Eusebius, târîhinin yedinci cild, yirmibeşinci bâbında Webvnisichinden nakl ederek, eski papazlar, Yuhannânın Müşâhedâtını Kitâb-ı mukaddesden çıkarıp red etmeğe çalışdıklarını anlatırken diyor ki: (Bu kitâb-ı Müşâhedât, başdan sona kadar ma’nâsızdır. Onu, Havârîlerden olan Yuhannâya nisbet etmek de çok yanlışdır. Câhillik ve hakîkati görmemekdir. Onu yazan kimse, ne havârî, ne mesîhî ve ne de sâlih bir kimse değildir. Belki bu Müşâhedâtı Cerinthus isminde bir Romalı yazdı. Yuhannâya nisbet edilerek Yuhannâ yazdı denildi.) diye yazmakdadır. Dahâ sonra, kendisi şöyle demekdedir: (Fekat, bu kitâbı, ya’nî Yuhannânın Müşâhedâtını, Kitâb-ı Mukaddesden çıkarmağa gücüm yetmez. Zîrâ binlerce hıristiyan kardeşimiz bu Yuhannâya ta’zîm ederler. Ben, bu kitâbı yazan kimsenin, kendisine ilhâm geldiğini tasdîk ederim. Fekat, Havârîlerden Ya’kûbun kardeşi ve Zebedînin oğlu olan ve Yuhannâ İncîlini yazan Havârî Yuhannâ olduğunu pek kolay kabûl edemem. Sözlerinden ve hâllerinden anlaşılan Havârî olmamasıdır. Kitâb-ı Müşâhedâtı [Vahyi] yazan kimse, Kitâb-ı A’mâl ya’nî Resûllerin işleri kitâbında zikr edilen Yuhannâ da değildir. Çünki, İşâyâ memleketine gelmemişdir. Hâlbuki bu İncîli yazan İşâyâ ehâlisinden bir diğer Yuhannâdır ki, her ikisine de Yuhannâ ismi verilmişdir. Yine Yuhannâ İncîli ve risâleler ile Müşâhedâtın ibâre ve mefhûmlarından anlaşılıyor ki, Yuhannâ İncîlinin ve risâlelerin müellifi olan Yuhannâ, Müşâhedât kitâbının musannifi değildir. Çünki İncîlin ve risâlenin ibâresi, Yunancada güzel ve düzgün bir şekldedir. İçinde galat, yanlış lafzlar yokdur. Fekat, Müşâhedât kitâbının ibâresi böyle olmayıp, Yunan lehcesine muhâlif, bilinmeyen, alışılmamış bir üslûb üzerine yazılmışdır. Havârî olan Yuhannâ, İncîlinde ve risâlelerinde ismini açıkca söylemeyip, kendinden mütekellim (şahıs) veyâ gâib sigaları ile bahs eder. Kendini uzun uzun anlatmaksızın maksada başlar. Müşâhedâtı yazan şahs ise, böyle olmayıp, başka bir üslûb ta’kîb etmekdedir. Yine Yuhannânın Müşâhedâtının ya’nî Vahy risâlesinin, birinci bâbının birinci âyeti, (Yesu’ Mesîhin i’lânı ki, Allahü teâlâ, Onu Mesîhe verdi. Yakında olması muhakkak olan şeyleri kullarına göstermesi için, vahyi kendisine verdi.
- 48 -