Buhârînin bildirdiği ve hazret-i Ebû Bekrin haber verdiği hadîs-i şerîfde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” minbere çıkmış idi. Hazret-i Hasen “radıyallahü teâlâ anh” kucağında idi. Bir bize bakıyor idi, bir de Hasene bakıyordu. (Bu benim oğlum Seyyiddir. Allahü teâlâ, belki bununla iki müslimân askerinin arasını barışdırır) buyurdu.
Tirmüzînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, Üsâme bin Zeyd diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Hasen ile Hüseyni dizlerine oturtmuşdu ve (Bu ikisi benim oğullarımdır ve kızımın oğullarıdır. Yâ Rabbî! Ben bu ikisini seviyorum. Sen de sev. Bunları sevenleri de sev!) buyurdu.
Tirmüzînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, Enes bin Mâlik diyor ki, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” Ehl-i beytden “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hangisini dahâ çok seviyorsun denildikde (Haseni ve Hüseyni) buyurdu.
Müsevvir bin Muharremin haber verdiği hadîs-i şerîfde, (Fâtıma “radıyallahü teâlâ anhâ” benden bir parçadır. Onu inciten beni incitmiş olur) buyuruldu.
Hâkimin bildirdiği ve Ebû Hüreyrenin haber verdiği hadîs-i şerîfde, (Fâtımayı Alîden dahâ çok seviyorum ve Alî, bana, Fâtımadan dahâ çok kıymetlidir) buyuruldu.
Âişe “radıyallahü anhâ” buyuruyor ki, Eshâb-ı kirâm hediyyelerini benim evimde iken getirirlerdi. Böylece Resûlullahın sevgisini kazanmağa çalışırlardı. Yine buyuruyor ki, Resûlullahın mubârek zevceleri iki kısma ayrılmışdı. Birinci kısmda, ben ve Hafsa ve Safiyye ve Sevde vardı. İkinci kısmda, Ümm-i Seleme ile öteki zevceler vardı. İkinci kısmdakiler, Ümm-i Selemeyi Resûlullaha gönderdiler ve eshâbına (Bana hediyye vermek istiyen, hangi evimde isem, oraya getirsin) buyurmasını söyle dediler. Ümm-i Seleme böyle söyleyince, (Beni incitmeyiniz! Bana melek vahyi yalnız Âişenin evinde iken getirmekdedir)buyurdu. Ümm-i Seleme de: Yâ Resûlallah! Seni incitmekden Allaha sığınırım. Tevbeler olsun, dedi. O zevceler, ayrıca, hazret-i Fâtımayı da gönderip, böyle söylediğinde, (Ey kızcağızım, benim sevdiğimi sen sevmez misin?) buyurdu. Fâtıma “radıyallahü teâlâ anhâ”, evet dedi. (Öyle ise onu sev!) buyurdu.
Âişe “radıyallahü anhâ” buyuruyor ki, Hadîceye “radıyallahü teâlâ anhâ” imrendiğim gibi, Resûlullahın hiçbir zevcesine gayret getirmiş değilim. Hâlbuki onu görmemişdim. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” onun ismini çok söyliyordu. Çok def’a koyun kesdiği zemân etinden, Hadîcenin yakınlarına hediyye gönderirdi. Hadîcenin ismini söylediği zemân, (Dünyâda sanki Hadîceden başka kadın yok mu?) derdim.