Tefsîr, fıkh, tesavvuf, târîh, nahv ve tıb üzerinde çok kitâb yazmışdır. (Dürer-ül gavâs fî fetâvâ Alî Havâs), (Fethulvehhâb fî fedâil-il-âl vel-eshâb), (Kibrit-ül-ahmer fî ulûm-il-şeyhil ekber), (Kitâbül-minen vel ahlâk), (Mîzân-üş-şa’râniyye) ve (Yevâkit velcevâhir fî beyân-ı akâidil-ekâbir) kitâbları meşhûrdur. 58.
27 — ABDÜRRAHMÂN BİN AVF: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Âşere-i mübeşşeredendir. Önce îmâna gelen sekiz kişiden biridir. Habeşistâna ve Medîne-i münevvereye hicret etdi. Bütün gazâlarda bulundu. Uhud gazâsında yirmibir yerinden yaralandı. Ayağından aldığı yaradan, hafîf topal kaldı. O muhârebede on iki dişi de kırıldı. Çok sadaka verirdi. Bir günde, Allah rızâsı için, otuz köle âzâd etmişdir. Çok zengin idi. Büyük tüccâr idi. Hazret-i Ömerden sonra, halîfe namzedi olan altı kişiden biri idi. Halîfe olmak istemedi. Çekildi. Hazret-i Osmânın halîfe olmasını ilk istiyen budur. Otuzbir senesinde, yetmişbeş yaşında iken vefât etdi. İri, beyâz, yakışıklı idi “radıyallahü teâlâ anh”. 129, 166, 167.
28 — ABDÜRRAHMÂN BİN SÜMER: Mekkenin fethinde islâma geldi. Basrada yerleşdi. Efganistân fâtihidir. Hasen-i Basrî de, askeri arasında idi. 45 de azl edildi. 50 senesinde Basrada vefât etdi. 62.
29 — ABDÜRREZZÂK LÂHİCÎ: Babası Alîdir. Kum şehrinde müderris idi. Şî’î âlimi olup, çok kitâb yazmışdır. 1051 [m. 1642] de vefât etdi. 18, 22.
30 — AHMED ÂSIM EFENDİ: Âlim idi. Ayntablıdır. Arabî (Kâmûs), fârisî (Burhân-ı kâtı’) lügat kitâblarını türkçeye çevirmişdir. (Emâlî kasîdesi)ni türkçe şerh etmişdir. Târîh de yazmışdır. 1235 [m. 1820] de vefât etdi. Üsküdarda Nûh kuyusu kabristânındadır. Fâtihde, Yavuz Selîm durağından Eski Alîye inen caddeye bunun ismi verilmişdir. 87, 104, 108.
31 — AHMED BİN ALÎ NESÂÎ: 215 [m. 831] de Horasanda tevellüd, 303 [m. 915] de Şâmda vefât etdi. Hadîs âlimidir. Mısrda şöhret bulmuşdu “rahime-hullahü teâlâ”. 128.
32 — AHMED BİN HANBEL: Hanbelî mezhebinin reîsidir. Babası Mervlidir. 164 [m. 780] de Bağdâdda tevellüd, 241 [m. 855] de orada vefât etdi. Hayâtını anlatan çok kitâb yazılmışdır. Hadîs ve fıkhda zemânının bir dânesi idi. Kur’ân-ı kerîm mahlûkdur demediği için habsde döğülürdü. Cenâzesini yüzkırk bin kişi taşıdı. Vera’ ve takvâsı, ilmi ve kemâli çok idi. Üçyüzbin hadîs-i şerîf ezberlemişdi. Zühd nedir dediklerinde, (Zühd üç dürlüdür: Câhillerin zühdü, harâmları terk etmekdir. Âlimlerin zühdü, halâl olanların fazlasından sakınmakdır.