234 — TABERÎ: İbni Cerîr adı ile meşhûrdur. Muhammed bin Cerîr ismine bakınız. 114.
235 — TABERÎ: Ebû Ca’fer Ahmed bin Muhammed, şâfi’î âlimlerindendir. 694 [m. 1294] de vefât etdi “rahime-hümullahü teâlâ”. Çok kitâb yazdı. 129.
236 — TÂHÂ-İ HAKKÂRÎ: Evliyâ-i kirâmın büyüklerinden olan seyyid Tâhâ “kuddise sirruh” bin Ahmed bin Sâlih bin İbrâhîm, Abdülkâdir-i Geylânî evlâdındandır. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdînin ekmel talebesi, rabbânî ilmlerinin hazînesi idi. Zürriyyeti, Ubeydüllah ve Alâüddîn isminde iki oğlundan devâm etmişdir. Alâüddîn efendi, Şemdinânın Hizne köyündedir. Soyu (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının sonunda, Tâhâ isminde yazılıdır. Torunu Muhammed Sıddîk efendi, seyyid Mustafâ Arvâsî efendinin vefâtından sonra, onun zevcesi Meryem hanımı almış, bundan Tâhâ efendi olmuşdur. Bu seyyid Tâhânın oğullarından Muhammed Sıddîk efendi, Irak hükûmetinde, Mûsul meb’usu iken Bağdâdda vefât etdi. Diğer iki oğulları Muhammed Sâlih Dârû ve Mazhar efendiler, Osmânlı devleti parçalandığı zemân, emlâkı ile Irakda kalmış iken, 1400 [m. 1980] senesinde Türkiyeye yerleşdiler.
Onüçüncü asrın kutbu olan mevlânâ Hâlid, 1224 [m. 1809] da Bağdâddan ayrılıp, bir senede Hindistâna giderek, Gulâm-ı Alî Abdüllah-i Dehlevînin huzûru ile şereflenip, lâyık oldukları fadl ve kemâlatı aldıkdan sonra, Allahü teâlânın kullarına ilm sunmak için 1226 da vatanına avdet buyurdu. Her taraf, Mevlânânın kalbinden saçılan envâr ile aydınlandığı gibi, ilm öğrenmekde iken arkadaşı olan seyyid Abdüllah da, 1229 da Süleymâniyeye Mevlânâyı ziyârete gitdi. Sohbetinde kemâle gelip, halîfe-i ekmeli oldu. Mevlânâya, birâderi oğlu seyyid Tâhânın hârikul’âde ve yüksek isti’dâdını söyledi. Mevlânâ, ikinci def’a gelirken, berâber getirmesini emr buyurdu. İkinci def’a ziyâretlerinde, seyyid Tâhâyı da götürdü. Mevlânâ, Bağdâdda, seyyid Tâhâyı görür görmez hemen Abdülkâdir-i Geylânînin kabr-i şerîfine gidip, istihâre etmesini emr eyledi. Abdülkâdir-i Geylânî “kuddise sirruh”, kendi yolu büyük ise de, şimdi ehli bulunmadığını, Mevlânânın ise, zemânının ekmeli olduğunu bildirdi ve hemen ona gitmesini emr buyurdu. Bu ma’nevî emr ve izn üzerine, seyyid Tâhâ, Mevlânâ Hâlidin yanında iki sülûk, ya’nî seksen gün çalışarak mubârek kalbinden fışkıran, feyzlere, ma’rifetlere kavuşup, kemâle geldikden sonra(Berdesur) kasabasına geldi.