415

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Ortalık karışır, yalanlar yazılır. Âdetler, ibâdetlere karışdırılır ve eshâbıma aleyhimürrıdvândil uzatılırsa, doğruyu bilenler, herkese bildirsin! Allahü teâlânın ve meleklerin ve bütün insanların la’neti, doğruyu bilip de, gücü yetdiği hâlde, bildirmiyenlere olsun! Allahü teâlâ, böyle âlimlerin ne farzlarını, ne de başka ibâdetlerini kabûl etmez).

Allahü teâlâya ne kadar hamd etsek azdır ki, [Hindistânda] zemânımızın pâdişâhı, hanefî mezhebindendir ve Ehl-i sünnetdir. Yoksa müslimânların işi çok güç olurdu. Bu büyük ni’mete şükr etmek, her müslimâna lâzımdır.

Her müslimânın, Ehl-i sünnet i’tikâdını öğrenip, îmânını ona göre düzeltmesi, şunun bunun sözüne ve uydurma kitâblara aldanıp da, doğru yoldan kaymamağa çalışması lâzımdır. Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” kitâblarını bırakıp da, dînini, îmânını, din düşmanlarının hiyleler ile, yalancı, okşayıcı kelimeler ile yazdığı kitâblardan ve mecmû’alardan öğrenmeye kalkışmak, kendini Cehenneme atmak olur. Ehl-i sünnet vel-cemâ’at âlimlerinin sözlerini bildiren kitâbları okuyup, onlara uymakdan başka kurtuluş yolu yokdur. 251.ci mektûbun tercemesi burada temâm oldu.

MEKTÛBÂTIN İKİNCİ CİLDİ,
ONBEŞİNCİ MEKTÛBUDUR

İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyor ki; Sâmâne şehrinin mubârek ve muhterem âlimlerini ve hâkimlerini ve ehl ve me’mûrlarını bu mektûbumla râhatsız etmeğe sebeb, şehrinizin hatîbinin, kurban bayramı hutbesini okurken, Hulefâ-i Râşidînin, ya’nî Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” dört halîfesinin “radıyallahü teâlâ anhüm” ismlerini söylemediğini ve nemâzdan sonra bir kısm cemâ’atin, kendisine bunu söyledikleri zemân, unutdum veyâ şaşırdım gibi bir özrde bulunmıyarak, ismleri söylenmezse ne olurmuş? diye inâd da etdiğini haber aldım. Ehâlîden ileri gelenlerin bu hâle seyirci kalıp ehemmiyyet vermediklerini ve o insâfsız hatîbe haddini bildirmediklerini öğrendim. Mısrâ’

Yazıklar, bir değil, yüzlerce yazıklar olsun!

Evet! Hulefâ-i Râşidînin “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” ismlerini okumak, hutbenin şartı değil ise de, Ehl-i sünnet vel-cemâ’atin şiârıdır. Ya’nî, alâmet-i fârikası, nişânıdır. Onu, bile bile, inâd ederek ancak kalbi bozuk kimse okumamak ister.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.