Müctehid olmıyanların hepsi, mukalliddir. Mukallidlerin, bir müctehidi taklîd etmeleri farzdır. Böyle olduğu, sözbirliği ile bildirilmişdir. Vehhâbîlerin allâme diyerek övdükleri ve her sözü seneddir dedikleri İbn-ül-Kayyım-ı Cevziyye (vefâtı 751 [m. 1350]) de, (İ’lâm-ül-mûkı’în) kitâbında, (İctihâd şartları kendisinde bulunmıyan kimsenin Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden hükm çıkarması câiz değildir) demekdedir. Zemânımız insanları, âyet-i kerîme veyâ hadîs-i şerîf okuyarak, bunlara kendi görüşlerine göre ma’nâ verenleri âlim sanıyorlar. Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” kitâblarından söyliyenleri ve yazanları dinlemiyorlar. İctihâd için lâzım olan şartlardan birine bile mâlik olmıyan câhil kimseleri din adamı sanıyorlar. Allahü teâlâ, müslimânları bu belâdan kurtarsın! (Savâ’ik-ı ilâhiyye)den terceme temâm oldu. Bundan bir evvelki maddede, Reşîd Rızânın, imâm-ı allâme diye çok övdüğü İbni Kayyım-ı Cevziyye bile, müctehid olmıyanların, Kitâbdan ve Sünnetden hükm çıkarmalarını yasak ederken, onun yolunda olduğunu bildiren Reşîd Rızânın, onun sözlerine karşı koyması, İslâm da’vâsında samîmî olmadığını, perde arkasından dîni yıkmağa çalışan bir dinde reformcu olduğunu açıkça göstermekdedir.
11 — Reşîd Rızâ, dinde reformcu ile vâiz efendiyi konuşdurmağa devâm ediyor. Kalem kendi elinde. Dinde reformcuyu övmekde, göklere çıkarmakda, vâiz efendiyi her bakımdan küçültmekde, aşağılamakdadır. Derme-çatma, ahmakça yazılarını vâiz efendiye mal etmekdedir.
Bu kitâbımızda, Reşîd Rızânın dinde reformcu olarak yazdıklarında tesarrufda bulunmıyacağız. Fekat, vâiz efendiye mal etdiği cevâbları değil, vâiz efendinin ağzına yakışan cevâbları yazacağız. Muhterem okuyucularımızın, temiz ve hakîkî din adamlarının dikkat ile okuyunca, mason oyununun içyüzünü iyi anlıyacaklarına inanıyoruz.
Vâiz efendi, îmânın mantık bakımından, sosyal bakımdan, anatomik bakımdan, hattâ fıkh ve tesavvuf bakımlarından ta’rîflerinin aynı olacağını sanacak kadar câhil olamaz. Çünki o, medresede yüksek tahsîl görmüş, bunları okumuş ve anlamış bir ilm adamıdır. Evet bu vâiz efendi, bir islâm medresesinde okumayıp da, Kâhire müftîsi Muhammed Abduhun (vefâtı 1323 [m. 1905]) ve çömezlerinin yapdığı reformlardan sonra, Câmi-ul-ezherde okumuş olsaydı, bu ta’rîfleri karışdırırdı. Çünki İngilteredeki masonlar, sadr-a’zâm Mustafâ Reşîd Pâşaya emr vererek, Osmânlılarda da, Mısrda da fen derslerini, yüksek din bilgilerini medreselerden kaldırdılar.