Dinde reformcu, otuzuncu maddede bildirdiğimiz yazısında, (Üsûl âlimlerinin, taklîdin lâzım olduğunu (Bilmiyorsanız, bilenlerden sorunuz!) meâlindeki âyet-i kerîmeden çıkarmaları netîcesiz ve sakat bir muhâkeme ve istidlâldir) diyordu. Burada ise, (Ehliyyetli olmıyanlar (Bilmiyorsanız, bilenlerden sorunuz!) âyetine uyarak, ehliyyetli kişilere sormalıdır) diyor.
39 — Dinde reformcu, onikinci konuşmasında, kelime oyunu yaparak, müslimânları aldatmağa çalışıyor. Diyor ki, (İmâm-ı Şâfi’î, süâl soran birisine, Resûlullah böyle buyurdu deyince, sen de bu hükmü kabûl ediyor musun demiş. İmâm-ı Şâfi’î, Resûlullahdan bana kadar gelen söze, başımın üstünde demezsem, hangi yer beni kabûl eder demiş. Bunun için imâmlar taklîdden men’ etmiş, ictihâd kapısını göstermişlerdir. Hadîse aykırı ictihâd terk edilir. İmâm-ı Şâfi’î, sahîh hadîs bulursanız bana bildirin! Ben de onu tatbîk edeyim derdi. Hadîse muhâlif bir sözü Şâfi’îye nisbet etmek câiz değildir. Sultân-ul-ulemâ denilen İzzüddîn bin Abdüsselâm, mezhebinin za’îf olduğunu anladığı hâlde, isâbeti anlaşılan diğer bir mezhebi bırakıp kendi imâmını taklîdde ısrâr eden fakîha şaşılır. Hak ve isâbetin yalnız kendi imâmında olduğunu sanır. Gözlerini taklîd nasıl kör etmiş ki, bu hâle gelmişlerdir. Bunlar nerede, delîllerle berâber olan selef nerede dedi). Vâiz efendi ağzından da, (Bu büyük âlimin sözleri ma’kûldür. Fekat fukahânın çoğu, taklîd etdikleri mezheblerin üzerinde donup kalmışlardı. Adam, Muhammedî olmayı bırakıyor da, Hanefî veyâ Şâfi’î oluyor) diyor.
Dinde reformcu, kendi söylediklerini, yine kendisi tasdîk ediyor. Elbet, mason siyâseti böyle olur. Masonlar, niçin bütün dünyâya yayılmışlar. Hep bu yalancı, aldatıcı siyâsetlerinden değil mi? Fekat, ilmihâl kitâblarını okumuş olan müslimânları aldatamazlar. Ehl-i sünnet âlimleri bunların hîleli yazılarına gerekli cevâbları vermiş, hepsini rezîl etmişlerdir. Bu kıymetli kitâblardan birisi, Yûsüf-i Nebhânînin (Huccetüllahi alel’ âlemîn) kitâbıdır. Bu kitâbın sonundan birkaç sahîfe terceme edilerek, (Herkese Lâzım Olan Îmân)kitâbına eklenmişdir. Fekat, bu kitâblardaki cevâbları bilmiyenlerin, okumıyanların aldanmalarından, uçuruma sürüklenmelerinden korkulur. Biz zâten bunun için kaleme sarıldık. Genç din adamlarının, bu yıkıcı fırtınaya kapılarak felâkete sürüklenmelerini önliyebilmek için, bu yalanlara cevâb vermek zorunda kaldık.