Sıksık mezheb değişdirmek de câiz değildir) dedi. (Hülâsat-üt-tahkîk fî-beyân-i hükm-it-taklîd vet-telfîk) ismindeki kitâbda, mezheb taklîdi üzerinde geniş bilgi verdik. [Bu kitâb, 1974 de İstanbulda, arabî olarak ofset yolu ile neşr edilmişdir.]
Halâli harâm etmek ve harâmı halâl etmek için (Hîle-i şer’ıyye) yapmak, câiz değildir. Ya’nî, Allahü teâlânın sevdiği ruhsatlardan değildir. Böyle yapılan hîleye (Hîle-i bâtıla) denir. İbn-ül-izz, başka mezhebi taklîd etmeği anlatırken, (Mezheb imâmlarının sözlerini anlamayıp ve edille-i şer’ıyyeyi bilmeyip, hîle-i şer’ıyyeleri kendi arzûsuna vâsıta kılmakdan sakınmalıdır!) buyurmakdadır. Mukallidlerin, edille-i şer’ıyyeyi bilmedikleri meydândadır. Mezheb imâmlarından işitdikleri hîle sözünü de, keyflerine göre kullanmakdadırlar. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hîle-i şer’ıyye öğreten müftîlerin cezâlandırılmasını söylemişdir. [(Hîle-i şer’ıyye)nin ne demek olduğu (Fetâvel-Hindiyye)nin altıncı cüz’ünde ve (El-Besâir limünkiri-t-tevessül-i bi-ehl-il-mekâbir) kitâbında uzun yazılıdır.]
Allahü teâlânın sevdiği ruhsat, kendi emrlerini yaparken zarûret hâline düşenler için, bildirmiş olduğu kolaylıkları yapmakdır. Yoksa, emrleri yapmakdan kurtulmak ve aklına, görüşüne göre kolaylık aramak câiz değildir. Necmüddîn-i Gazzî “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Hüsn-üt-tenebbüh) kitâbında, (Şeytân insana, Allahü teâlânın bildirdiği kolaylıkları yapdırmaz. Meselâ mest üzerine mesh etdirmez. Ayaklarını yıkatdırır. Ruhsat ile amel etmeli. Fekat, hiçbir zemân mezheblerin kolaylıklarını aramamalıdır. Çünki, mezheblerin kolaylıklarını toplamak harâmdır. Şeytân yoludur) diyor.
Selef-i sâlihînden çoğu, sıkıntılar çekdi. Ağır ibâdetler yapdı. Sen onlar gibi yapma! Sen, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan kolaylık yolunu tut! O büyüklere de dil uzatma! Onlar senden dahâ çok bilgili ve anlayışlı idi. Sen, onların bildiklerini bilmiyorsun. Bilmediğin, anlamadığın şeylere karışma ve bunlara uyma! Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anladığına güvenip de, o büyüklere karşı gelmekden de kendini koru! Onlar, Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri senden dahâ iyi anlamışlardı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânına, senden dahâ yakın oldukları için ve ma’rifet-ullah ile aklları aydınlanmış olduğu için ve sünnete çok sarılmış oldukları için ve ihlâsları, yakînleri, tevhîdleri ve zühdleri çok olduğu için senden ve senin gibilerden dahâ iyi biliyorlardı.