481

Bu doğru yola sımsıkı sarılmışlardı).

[Bundan anlaşılıyor ki, Resûlullahın yolu, Selef-i sâlihînin yoludur. Selef-i sâlihîn, ilk iki asrın müslimânlarıdır. Ya’nî, selef-i sâlihîn deyince, Eshâb-ı kirâmın hepsi ile Tâbi’înin ve Tebe’i tâbi’înin büyükleri anlaşılıyor. Dört mezheb imâmı, bu büyüklerdendir. O hâlde, Resûlullahın yolu, dört mezhebin fıkh, akâid ve tesavvuf kitâblarında bildirilmiş olan (Ahkâm-ı islâmiyye bilgileri)dir. Bu yola (Ehl-i Sünnet Yolu) denir. Dört mezhebin kitâblarından ayrılan kimse, ahkâm-ı islâmiyyeden ayrılmış olur. Böyle olduğunu, Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile bildirmişdir. Tahtâvî, (Dürr-ül-muhtâr)ın zebâyıh kısmı hâşiyesinde, bu sözbirliğini açık olarak yazmakdadır.]

Her asrda bulunan tesavvuf büyükleri ve fıkh âlimleri, Selef-i sâlihînin, ya’nî Ehl-i sünnet âlimlerinin yolunda idi. Hepsi islâmiyyete bağlı idi. Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellemvâris olmakla şereflenmişlerdi. Sözlerinde, işlerinde ve ahlâklarında, islâmiyyetden kıl kadar ayrılmamışlardı.

Tekrâr tekrâr yazıyorum ki, Resûlullaha uymakda gevşek olanları, ahkâm-ı islâmiyyeden, ya’nî Onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız! Yehûdîler, hıristiyanlar ve budist, berehmen denilen Hind kâfirleri ve mezhebsizler, tatlı ve yanık sözlerle, hîleli mantıklarla, kendilerinin doğru yolda olduklarını, insanları iyiliğe, se’âdete çağırdıklarını bildiriyorlar. Ebû Amr bin Necîd buyurdu ki, (Kendisi ile amel olunmayan ilmin, sâhibine zararı, fâidesinden dahâ çokdur). Bütün se’âdetlerin yolu islâmiyyete uymakdır. Kurtuluş yolu, Resûlullahın izinde olmakdır. Hak ile bâtılı ayıran alâmet, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” uymakdır. Onun dînine ya’nî ahkâm-ı islâmiyyeye uymıyan her söz, her yazı ve her iş kıymetsizdir. Hârika, açlıkla ve riyâzet çekmekle hâsıl olur. Yalnız müslimânlara mahsûs değildir. Abdüllah ibni Mubârekrahmetullahi aleyh” 181 [m. 797] de vefât etmişdir. Buyurdu ki, (Müstehabları yapmakda gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakda gevşeklik de, farzların yapılmasını zorlaşdırır. Farzlarda gevşek davranan da, ma’rifete, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamaz). Bunun içindir ki, hadîs-i şerîfde, (Günâh işlemek, insanı küfre sürükler)buyuruldu. Evliyânın büyüklerinden Ebû Sa’îd Ebülhayr 440 [m. 1049] da vefât etmişdir. Kendisine sordular. Filanca kimse su üstünde yürüyor. Buna ne dersiniz? Bunun kıymeti yokdur. Ördek ve kurbağa da suda yüzer dedi. Filan adam havada uçuyor dediler. Sinek ve çaylak da uçuyor. Sinek kadar kıymeti var dedi. Filan kimse, bir anda şehrden şehre gidiyor dediler.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.