Çocukları hoş tutmak ve sıkıntıya düşürmemek, onları tenbelliğe alışdırmak yolundaki âdetlerimizin zararını da islâmiyyete yüklemek çok insâfsızlıkdır. Çünki, islâmiyyetde baba, âkıl ve bâliğ olan çocuğunu beslemeğe mecbûr değildir. Onun çalışıp kazanması lâzımdır. Bunun için, her baba, çocuğuna ilm, edeb öğretdiği gibi, san’at öğretmeğe de mecbûrdur.
İnsanların yapdığı işlerde, irâdelerinin te’sîrini bildirmek bakımından, başlıca üç yol vardır: (Mu’tezile) fırkası, (Cebriyye) fırkası, (Ehl-i Sünnet) fırkası.
Mu’tezile mezhebine göre, Allahü teâlâ insanlara kudret ve irâde vermişdir. İnsanlar bütün işlerini kendileri yaratır. (Kul, fi’linin hâlıkıdır) derler. Kolun titremesi, kalbin atması kendiliğinden oluyor. Fekat kolu kaldırmağı, ayağın yürümesini insan yaratıyor dediler. İnsan, istekli işlerini kendi yaratmasaydı, Allahü teâlânın iyiliklere mükâfât, kötülüklere azâb yapması adâletsizlik olurdu, dediler. Böyle inanışlarına vesîka olarak, (Allahü teâlâ insanlara zulm etmez. İnsanlar kendilerine zulm ediyorlar) ve (Yapdıklarının cezâsıdır) meâlindeki âyet-i kerîmeleri öne sürüyorlar.
Cebriyye fırkasında olanlar ise diyor ki, (Bütün olacak şeyleri kalem ezelde yazdı ve sonradan değişdirilmemesi için mürekkebi de kurudu. Herşey ezelde takdîr olunmuşdur. Allahü teâlânın ilminde olanlar ve ezelde takdîr etdiği herşey, öylece hâsıl olacakdır. Bunu kimse değişdiremez dediler. Ra’d sûresi onsekizinci âyetinde, (Allah herşeyin hâlıkıdır) buyuruldu. İnsanı yaratan, insana kudret ve irâde veren ve insanın bütün işlerini yaratan odur) dediler.
Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî “rahmetullahi aleyh” (Mektûbât)ının ikinci cildi seksenüçüncü mektûbunda buyuruyor ki: Cebriyye fırkasından olanlar, insanda irâde ve ihtiyâr, ya’nî seçmek ve dilemek yokdur dediler. İnsan her işini yapmakda mecbûrdur. İnsan, rüzgârla sallanan ağaca benzer. İnsan bir işi yapdı demek doğru değildir. Her işini Hak teâlâ yapar dediler. Bu sözleri küfrdür. Böyle inanan, kâfir olur. Bunlara göre, insanın iyi işlerine sevâb verilir. Kötü işlerine azâb yapılmaz. Kâfirler ve günâh işleyenler ma’zûrdur. Suçlu sayılmazlar ve cezâ görmezler. Çünki bu kötülükleri, onlar yapmıyor, Allah yapıyor. İnsanlara zorla yapdırıyor diyorlar. Bu sözleri de küfrdür. Sâffât sûresinin yirmidördüncü âyetinde meâlen, (Onlar inanışlarından ve yapdıklarından sorulacaklardır)buyuruldu. Hadîs-i şerîfde, Cebriyye fırkasında olanlara, yetmiş Peygamberin la’net etdiği bildirilmişdir.