Geçim yükü, yine yalnız erkeğin sırtında kalmakdadır.
Geçim yüküne ortak olan kadınlardan, yüzüne bakılamıyacak kadar çirkin olanların ev dışında ne kadar düşkün ve üzücü hâl aldıkları her tarafda görülmekdedir. Güzelliğine güvenen ve güzel olmağa çalışan kızların güzelliği de yaşlandıkça azalıyor. Hele pudra, ruj, boya kullanan kadınların derileri aşınarak dahâ çabuk çirkinleşiyorlar. Boya kullanmadığı gün, yüzleri işkembe gibi buruşuk, iğrenç oluyor. Bunun için, her sabâh kalkınca, sâatlerce ayna karşısında, tuvalet, makyaj yapmak zorunda kalıyorlar. Bir kış sabâhı, alaca karanlıkda tramvayda giderken, Bâyezîd meydânında bir çöpçü kadının kar süpürdüğünü görünce, yüreğimiz sızladı. Bu müslimân ninenin, sıcak odasında yatmasını veyâ okumasını, yâhud çocuklarının ihtiyâçlarını hâzırlamasını arzûladık. Çünki, islâmiyyet, kadınların bütün ihtiyâçlarını kocasına yüklemişdir. Kocası yoksa, yakın akrabâsı verecekdir. Kimsesi yoksa, Beyt-ül-mâl, ya’nî devlet bakacakdır. Kadının her ihtiyâcı ayağına gelecekdir. Kadınların çoklarının, hayâtlarından şikâyetlerini, inlemelerini çok işitdik.
İş yerlerinde çalışan çirkin kadınların, düşkün, acı hâllerini inkâr edemeyen reformcular, bunu da savunmağa kalkışarak, mağazalarda, satış yerlerinde güzel kadınlar bulundurulursa, satılacak mallar arasında, belki dahâ çok, onların güzelliklerine müşteri çıkanlar bulunur. Böylece işler aksar diyorlar. Hürriyyetine kavuşarak, erkekler arasında çalışan kadınlardan güzel olmayanların düşkünlüğü ve kendini güzelleşdirmek için her sâbah ayna karşısında uğraşanların bitkinliği bir yana, geri kalanlarında, bulunduğu farz edilen, dahâ doğrusu hiç bulunmadığı hâlde, kraldan ziyâde kralcı erkekler tarafından var diye savunulan bu hürriyyetin ve istiklâlin doğru ma’nâsı, kadınların, âile teşkîl etmek, evlâd yetişdirmek, evini düzenlemek gibi meziyyetlerden ve tabî’î kâbiliyyetlerinden uzaklaşarak, erkeklerin sert, sıkıntılı hayâtına karışmaları, kocaya varmak ihtiyâcından kurtularak, bekâr erkekler gibi, yâhud evindeki zevcesine bağlı olmıyan ahlâk düşkünleri gibi olmaları demekdir. Âile hayâtını yıkan bu dağınık hayât, önce Avrupa mukallidi erkeklerde başlamış, bu uçuruma sonra kadınlar da sürüklenmişdir. Zevallı gençlik, nerelere sürükleniyor. Sosyete hayâtında âdet hâline getirilen, kadınlara karşı saygı ve nezâket, hep gösteriş olup, onların düşkünlüğünü, acınacak hâllerini örtmek için yapılmakdadır. Bugün Avrupada, nikâhlı, nikâhsız kadından ucuz bir şey yokdur. Müslimânlıkdan uzaklaşan sosyete kadınları da, bu hâle sürüklenmekdedirler. Nikâhsız olanların çokluğu meydândadır.