Şark edebiyyâtında, şi’rlerde şehvânî düşüncelerin yayılmış olması, şarkda fuhş ve sefâhet hayâtının yok denecek kadar az olmasındandır. Şarklı bir şâ’ir, dilberin söz verdiği bûseyi gazeline kıymet vermek için yazmak ister. Çünki, bu görülmemiş birşey gibidir. Hâlbuki, Avrupada, bunlar caddelerde yapılır da, aldırış eden olmaz. Dul kadınlar dahâ ucuzdur. Bugün Avrupada ve sosyetenin, kadın hürriyyetinin yayıldığı islâm memleketlerinde, erkekler kolay evleniyor. Kadınların koca bulması ise, çok güç oluyor. Erkekler nazlı olup, kadında güzellik veyâ para arıyor. Kadın ise, erkeğin izdivâç talebini kabûl etmekdedir. Ev kurmak için kadınların çekdiği bu güçlüklere karşılık olarak, bir veyâ birkaç gecelik eş arıyan gençlerden, pek kolaylık görüyorlar.
Müslimân memleketlerinde vakti geçmiş ve kocasız kalmış kız bulunamaz. Erkeklerle kadınlar birbirine taksîm olunmuş ve artan kadınlar da, islâmiyyetdeki, (teaddüd-i zevcât) ni’meti sâyesinde, bir ev hanımı olmuşdur. Hâlbuki, Avrupada, artan kızlar, nikâhsız, gayr-i meşrû’ erkeklerden kazandıkları paraları birikdirerek, nikâhlı zevc ararlar.
Avrupada ve sosyete hayâtı bulunan yerlerde aşk denilen şey yokdur. Çünki, her tarafa kadınlar, kızlar serpilmişdir. Hâlbuki islâm memleketlerinde, bir erkek, kırk yılda bir güzel kadın görür. Bu nâdir tesâdüfle, ona âşık olur. Dahâ güzelini ona göstermemek için, aşkın gözüne çekdiği perde ile etrafdaki tesettür perdesi bir araya gelir. Hattâ, ikinci perdenin, değil başkasını, yine o kadını bile bir dahâ göstermemesi yüzünden aşk ateşi körüklenir. Şu hâl, islâm memleketlerinde, kadının çok kıymetli ve ehemmiyyetli olduğunu göstermekdedir. Kadını, ma’şûkalık makâmından uzaklaşdıran sosyete hayâtında, kadınların ne kıymeti olabilir?
Sosyete kadınlarının acınacak hâlini (madame le Lara Mardirous) adında, Fransanın büyük bir şâ’ir kadınından dinleyelim. Bunları Cenâb Şihâbüddîn beğ (Evrâk-ı eyyâm) adındaki mecmû’asında terceme etmişdir.
(Kadınlarınıza söyleyiniz! Se’âdetlerinin kıymetini bilsinler! Kapalı yaşamağa alışsınlar! Kapalı yaşamak, onları öyle sıkıntılardan korur ki… Ah, şu omuzumda hıçkırarak ağlamış kızların adedini bilseler. Kulaklarım, sevilmiş kızların çok fecî’ ve kalbleri yakan şikâyetleri ile dolu. Evet, ışıklar ve çiçeklerle dolu bir baloya girebilmek, çok tatlı gibi görünür. Fekat, sevdiği zevci ile oraya gelen kadının kalbini kemiren kıskançlığı, ne çok elem verici bir yılandır? Bunu düşünebilir misiniz? Balo, tiyatro, bütün buluşma yerleri, zevcesine bağlı olan bir erkek, yâhud kocasını seven bir kadın için (Seint office)’in bir azâb hücresi, bir Cehennemdir.