(Aralarında zinâ ve ribâ yayılan bir memleketde bulunanlara Allahü teâlânın azâbı halâl oldu) buyuruldu. Ribâ, fâiz almak ve fâiz vermek demekdir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbına sorarak, (Zinâyı nasıl bilirsiniz?) buyurdu. Yâ Resûlallah! Allahü teâlâ ve Onun Resûlü zinâyı harâm etmişdir. Kıyâmete kadar harâmdır dediler. (Bir kimse, komşusunun kadını ile zinâ ederse, yabancı on kadınla zinâ etmekden dahâ çok azâb çeker) buyurdu.
Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Cennet, deyyûsa harâmdır). Deyyûs, zevcesinin [ve kızının] zinâ yapdığını bilip, susan ve kızmayan kimsedir.
Bir hadîs-i şerîfde, (Yabancı kadına şehvetle elini süren kimsenin kıyâmet günü eli boynuna bağlanacakdır. Onu öperse, dudakları Cehennem ateşinde yanacakdır) buyuruldu.
Yabancı bir kızla zinâ etmek büyük bir günâhdır. Evli kadınla yapmak, dahâ büyük günâhdır. Mahrem akrabâsı ile zinâ yapmak hepsinden büyük günâhdır. Dul kadının zinâ yapması, kızın yapmasından dahâ büyük günâhdır. Yaşlı adamın yapması, gençlerin yapmasından dahâ büyük günâhdır. Âlimin zinâsı, câhilin zinâsından dahâ büyük günâhdır.
Başı, kolları açık ba’zı kadınların kendilerini haklı göstermek için, (Allah kalbe bakar, kalbi bozuk olanları Cehennemde yakacakdır. Başı, kolu açmak, kalbin bozuk olduğunu göstermez) gibi sözleri, tesettüre ehemmiyyet vermemeği göstermekdedir. Kalbin temizlenmesi için, ahkâm-ı islâmiyyeye uymak lâzım olduğu her kitâbda yazılıdır. Başı, kolu açık olan kızların (Allah kalbe bakar, bizim kalbimiz temizdir) demeleri, doğru değildir. Açıklık, kalbin temiz olmadığına alâmetdir.
Kadınların açılmalarının zararlı olduğunu uzun yazmamız, vatandaşlarımızın dünyâ ve âhıret sıkıntılarına düşmelerini istemediğimiz içindir. Onlara olan iyilik ve hizmet duygumuzdan ileri gelmekdedir. Yoksa, açık gezen kadınları ve erkekleri ve sosyete hanımlarını, aşağı, kötü, kendisini ise nâmûslu, iyi bilmek, müslimânlık değildir. Her müslimânın, açık gezenleri, içki içenleri, sosyete hayâtı yaşıyanları görünce, onlara acımaları, imkân bulursa, tatlı sözle ve kitâba, kanûna uygun yazı ile nasîhat vermeleri, hiç olmazsa, zararlı yoldan kurtulmaları için düâ etmeleri lâzımdır. Günâh işliyeni görünce, kendi günâhlarımızı hâtırlamalıyız! Kusûrlarımız, günâhlarımız afv edilmezse, başımıza gelecek azâbları düşünmeliyiz. Başkalarını ayblamak, kötülemek, gıybet etmek harâmdır. Onların günâhlarından dahâ büyük günâh işlemiş oluruz. Allahü teâlâ sabr edenleri ve iyilik edenleri sever.