Allahü teâlâdan başka şeylere tapındıkları içindir.
Müşrikleri bildiren bu âyet-i kerîmeye benzeterek, mü’minlere kâfir denemez. Çünki, kâfirler, müşrikler, Allahü teâlânın iyilik ve kötülükleri yaratdığını, herşeyi yalnız Allahü teâlânın yapdığını söyleseler de, Lât ve Uzza denilen heykellere ve meleklere tapınıyor, onların tapınmağa hakları olduğuna, her istediklerini Allahü teâlâya yapdıracaklarına inanıyorlar. Bu inançla onlara secde ediyor, onlar için kurban kesiyor ve adak yapıyorlar. Müslimânlar ise, Resûlullaha ve Evliyânın rûhlarına kurban kesmez. Allahü teâlâ için keser. Sevâbını Velînin rûhuna gönderir. (Şefâ’at yâ Resûlallah) demek, yâ Resûlallah, seni çok seviyorum. Çünki, Allahü teâlâ, seni sevmeği emr ediyor. Seni sevdiğim için, Allahü teâlâ, beni senin şefâ’atine kavuşdursun demekdir. Bunu kısa söylemek, Kur’ân-ı kerîmdeki (Köye sor!) âyet-i kerîmesine benzemekdedir. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh”, tavâf ederken, (Hacer-i esved) taşına karşı, (Sen birşey yapamazsın! Fekat, Resûlullaha uyarak seni öpüyorum) dedi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bunu işitince, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” (Hacer-i esved, kıyâmet günü, insanlara şefâ’at eder) buyurduğunu söyledi. Hazret-i Ömer de, hazret-i Alînin bu sözüne teşekkür etdi. Bir taşın fâidesi olunca, Peygamberlerin ve Allahü teâlâya sevgili olanların fâideleri olmaz mı? Allahü teâlâ, sevdiklerinin düâlarını, şefâ’atlerini kabûl edeceğini bildirdi.
Kırküçüncü madde başından buraya kadar, Ahmed Cevdet pâşa “rahmetullahi teâlâ aleyh” târîhinin yedinci cildinden alındı. Derin âlim, kerâmetler hazînesi, (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî) hazretleri (Risâle-i Hâlidiyye) kitâbında buyuruyor ki, müslimânlar bir sebebe yapışırken, bunun, Allahü teâlânın yaratmasına sebeb olduğunu düşünür. O işi sebeblerin yapacağını düşünmezler. Müşrikler ise, o işi putların yapacaklarına veyâ Allahü teâlâya yapdıracaklarına inanır. Bu iki inanış arasını ayıramıyanlar, inkâr girdâbına sürüklenerek helâk olmakdadırlar.
(Şevâhid-ül-hak)da, Seyyid Ahmed Dahlânın (Hulâsa-tül-kelâm)kitâbından alarak diyor ki, Resûlullah ile ve başka Peygamberler ile “alâ nebiyyinâ ve aleyhimüssalâtü vesselâm” ve Evliyâ ile tevessül eden ve kabrlerini ziyâret ederken, (Yâ Resûlallah, senden şefâ’at istiyorum) diyen müşrik olur diyorlar. Kâfirler için gelmiş olan, (Allahdan başkasına düâ etmeyiniz!) ve (Allahdan başkasına düâ edenden dahâ sapık kimdir?) ve (Allahdan başka düâ etdikleriniz, hiçbirşey yapamazlar. Onlardan isterseniz, işitmezler. İşitseler de cevâb veremezler. Kıyâmet günü, sizin şirkinizi inkâr ederler) meâlindeki âyet-i kerîmeleri ileri sürerek, mü’minlere müşrik diyorlar.