481

Zekâtını fakîrlere veren ve alın teri ile halâlinden kazanan kimsenin köşkler yapdırması, hiç harâm değildir. Halâl ve mubârekdir. Tenbel oturup, çalışmayıp, fakîr kalmak, yâhud kazandıklarını harâm şeylere verip, basît meskende kalmak, uygun değildir. Böyle tenbellerin ve malını harâmlara isrâf edenlerin yüzünden, çalışkanlar niçin suçlu olsun? Zekâtını verenlerin köşklerde oturmaları, şık giyinmeleri, fennin bulduğu bütün kolaylıklardan fâidelenmeleri halâldir. Bir âyet-i kerîmede meâlen, (Verdiğim ni’metleri kullanmalarını severim) buyuruldu. Allahü teâlâ, (Çalışana veririm)buyuruyor. Çalışıp kazanmak ibâdetdir. Zenginlik günâh değildir. Allahü teâlâ şükr eden zenginleri sever. Zengin olduğu için, kendini beğenmek, kendini başkalarından üstün görmek harâmdır. (Kısas-ı Enbiyâ) kitâbında diyor ki:

(Aşere-i mübeşşereden ya’nî Cennete gidecekleri müjdelenen on kişiden Zübeyr bin Avvâm “radıyallahü teâlâ anh” tüccâr idi. Medînede, Basrada, Kûfede ve Mısrda mülkleri ve geniş erâzîsi vardı. Bin hizmetçisi vardı. Fekat bütün gelirini fakîrlere dağıtırdı. Cennetle müjdelenenlerden Talha “radıyallahü teâlâ anh” da zengindi. Şık giyinir, süslü gezerdi. Yüzüğünde kıymetli yâkut taşı vardı. Cennet ile müjdelenenlerden Osmân “radıyallahü teâlâ anh” da zengin tüccârdı. Tebük gazâsında onbin altın ve mal yüklü bin deve verip Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” düâsını aldı.

Zenginlik kusûr değildir. (Âhır zemânda zengin olmak se’âdetdir) hadîs-i şerîfi(Râmûz-ül ehâdîs)de yazılıdır. İbrâhîm, Dâvüd ve Süleymân “aleyhimüsselâm” çok zengindiler. Eshâb-ı kirâmın fakîrlerinden çoğu, zenginler bizim gibi ibâdet etdikden başka, malları ile hayrlı işler yaparak çok sevâb kazanıyorlar diyerek, agniyâ-yı şâkirîne imrenirlerdi).

İkiyüzkırkyedinci sahîfesinde: (Hilâfet müessesesi, dört halîfeden sonra, babadan oğula verâset yolu ile intikâl eden bir nev’ krallığa döndü. Milletin malı, bu şahsların akrabâsına, dalkavuklarına mubâh, islâmiyyete bağlı istihkâk sâhiblerine harâm kılınmış idi. Benî Ümeyyenin iktidâra gelişi, zararlı oldu. Hazret-i Ömer birkaç sene dahâ hilâfetde kalsa idi veyâ hazret-i Alî, üçüncü halîfe olsa idi, yâhud hazret-i Osmân iktidâra geldiğinde yirmi yaş dahâ genç bulunsaydı, islâm târîhinin çehresi dahâ başka olurdu. Hazret-i Ömer, zenginlerin artan mallarını alıp, fakîrlere eşid tevzi’ ederdi) diyor.

Bu yazılarında, hazret-i Osmânın, idâresiz, beceriksiz olduğunu gösteriyor. Hazret-i Osmânın din ve dünyâ bilgilerindeki, idâre ve siyâsetdeki yüksekliğini bildiren hadîs-i şerîfler sayısız denecek kadar çokdur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.