481

Mezhebsizlerin önderi olan ibni Teymiyyenin ve mezhebsizlikde çok aşırı gidenlerin içyüzlerini dahâ geniş öğrenmek isteyenlere, Hindistân âlimlerinden mevlânâ Muhammed Hamdullah-ı Dacvînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” yazdığı (El-besâir li-münkirit-tevessül-i bi-ehl-il mekâbir) ve Muhammed Hasen Can Fârûkî Müceddidî Serhendînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Üsûl-ül-erbe’a fî terdîd-il-vehhâbiyye) kitâblarını tavsiye ederiz. Birincisi arabî, ikincisi fârisîdir. Önce Hindistânda, ikinci olarak, 1395 [m. 1975] de, İstanbulda basdırılmışlardır.

63 — Hindli, islâmdaki sapık müslimânlardan Hamîdullah isminde birisinin de, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uymıyan düşüncelerini, islâm bilgisi olarak yaydığını görüyoruz. Fransada islâm bilgileri profesörü etiketini almış olduğu için, islâm âlimi sanılan bu adamın sapık yazıları, türkçeye çevrilerek gençliğin önüne sürülmekde, birçok müslimânın doğru yoldan kaymasına sebeb olmakdadır. (İslâm Peygamberi) adındaki kitâbının türkçe tercemesinin otuzdördüncü sahîfesindeki şu satırları okuyunca, şaşırdık kaldık:

(Onu gene tüccâr sıfatı ile Hubeşâda (Yemende) ve Abdülkaysların ülkesinde (doğu Arabistân, Bahreyn, Umman) görüyoruz. Belki de deniz yolu ile, Habeşistâna gitdiği dahî hâtıra gelebilir. Bütün bu seyâhatlar, onun Bizans, Acem, Yemen ve Habeşistânın ticârî, idârî gelenek ve kanûnlarını öğrenmesine yol açdı. Olgunluk yaşında, kırkında bu tecrübeli adam, kavmini islâha teşebbüs etdi.)

Hâlbuki, islâm târîhleri, sözbirliği ile diyorlar ki, Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem”, üç gün vâlidesi, sonra Ebü Lehebin câriyesi Süveybe birkaç gün emzirdi, dahâ sonra, iki sene Halîme hâtun emzirdi. Altı yaşında iken, vâlidesi Âmine hâtun, oğlunu Medîneye dayılarını görmeğe götürdü. Bir ay kalıp, dönüşde vâlidesi yirmi yaşında yolda, Ebvâ denilen yerde vefât etdi. Mubârek babası Abdüllahdan mîrâs kalan câriyesi Ümm-i Eymen ile Mekkeye gelip, mubârek dedesi Abdülmuttalibin yanında kaldı. Sekiz yaşına gelince, dedesi vefât edip, büyük amcası Ebû Tâlibin yanında kaldı.

Dokuz veyâ oniki yaşında iken Ebû Tâlib ile, yirmi yaşında iken de, hazret-i Ebû Bekr ile ve yirmibeş yaşında iken, hazret-i Hadîcenin kervanı ile Şâma gidenler arasında bulundu. Bu yolculukların üçünde de, Busrâ denilen yere varıldıkda, orada bulunan kilisenin papasları, Bahîra ve sonra Nestûra, İncîlde okudukları son Peygamberin alâmetlerini kendisinde görerek, (Şâma gitmeyiniz! Şâmda yehûdîler bu çocuğu tanır, öldürür) dediler.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.