Fekat, atomun parçalanmasında, radyoaktivite olaylarında ve nükleer reaksiyonlarda, maddenin yok olduğu, enerjiye çevrildiği meydâna çıkınca, Lavazyeye inananlar şaşkına döndü. Bu sözün yalnız kimyâ reaksiyonları için doğru olduğunu anlamayıp da, tabi’atde hiçbirşey yok olamaz diyen ilericilerin aldandıkları anlaşıldı. Ne yazık ki, hakîkat meydâna çıkıncaya kadar, binlerce fen yobazı, bu yanlış inancın kurbanı oldu. Lavazyenin kendi aklınca, doğru sanarak söylediği, sözlerini fen bilgisi sanarak, kıyâmeti inkâr etdiler. Böylece îmânsız gitdiler. Sonsuz felâketlere sürüklendiler. Zararlı fikrlerini aşılayıp da gitdiler. Yalnız Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine güvenip, bunların ilmihâl kitâblarına sarılanlar, fen yobazlarına aldanmadı. Îmânlarını yalnız bunlar kurtarabildi.
Lise, üniversite dersleri, matematik, madde, fen bilgileri, elbet fâidelidir. Bunlar, aklı kendi sınırı içinde yanılmakdan korur. Dünyâda insanların râhat yaşamalarını, işlerini kolay yapmalarını sağlayan yeni şeyler bulunmasına yararlar. Dünyâ işlerinde, akl ile bulunabilecek şeylerde, bu bilgilerden istifâde edilir. Bunların yardımı ile televizyon, elektronik beyin, radyo, sesden hızlı tayyâre, nükleer denizaltıları ve câsûs peykler ve ay yolculuğu ve internet gibi nice başarılı şeyler bulunabilir. Bunlar, islâmiyyete karşı değil, islâmiyyet ile berâber olan ve îmânı kuvvetlendiren şeylerdir. Çünki islâmiyyet, aklın sınırı içinde olan bütün bilgilerde fenne uygundur. Akl, bu bilgilerin doğrusunu bulabildiği zemân, islâmiyyete uygun olur. Müslimânların bunları da öğrenmesi, istifâde etmesi lâzımdır.]
Fen bilgilerinden dünyâ işlerinde fâidelenip de, Allahü teâlâyı ve âhıret bilgilerini anlamakda bunlardan fâidelenmemek, hattâ bunları öğrenince, kendini beğenip, aklına, nefsine uyup, âhıret bilgilerini de, akl ile çözmeğe kalkışarak sapıtmak, dinden çıkmak, insanlar için en büyük felâketdir, yüzkarasıdır. Dünyâ işlerinde yanılan akla, âhıret işleri için nasıl güvenilebilir. Onun, anlamadan bildirdiği sözlere nasıl güvenilebilir. Bu hâl harbe hâzırlanan, çok emek ve masraf yapan kimsenin, harb zemânında, kendi meşrû’ hükûmetine isyân ederek, karşı gelmesine benzemekdedir. Bu da gösteriyor ki, bütün fen bilgileri, aklın erdiği şeylerde işe yaramakdadır. Sonsuz se’âdete ve felâkete sebeb olacak işleri, bu bilgilere dayamak ve âhıret işlerini bu bilgilerle çözmeğe kalkışmak, doğru olmamakdadır. Bu en mühim işler aklın ve fen bilgilerinin sınırı dışındadır. Bu en lüzûmlu bilgileri, Peygamberlerden “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” öğrenmeyip, yalnız akl yolu ile çözmeğe uğraşmak, lüzûmsuz, hattâ boş yere vakt geçirmek olur.