Onun doğru yoldan sapdığını açıkladılar. Vehhâbîlerin âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere yanlış ma’nâ verdiklerini isbât etdiler. Fekat, bunların hepsi, köylülerin ehl-i îmâna karşı olan kinlerini, düşmanlıklarını artdırdı.
Vehhâbîlik, câhiller tarafından, ilm ile değil, ingiliz parası ve silâhları ile ve zulm ederek, kan dökerek yayıldı. Bu yolda ellerini kana bulayan zâlimlerin en taş yüreklisi, Der’iyye emîri Muhammed bin Sü’ûd idi. Bu adam, Benî Hanîfe kabîlesinden olup, Müseylemet-ül-kezzâbın peygamberliğine inanan ahmakların soyundan idi. 1178 [m. 1765] de öldü. Yerine oğlu Abdül’azîz geçdi. Bu da, 1217 de bir şî’î tarafından öldürüldü. Yerine oğlu ikinci Sü’ûd geçdi ve 1231 de öldü. Yerine oğlu Abdüllah geçdi ve 1240 da, İstanbulda i’dâm edildi. Yerine, Abdül’azîzin torunlarından Terkî bin Abdüllah geçdi. 1254 de, bunun oğlu Faysal geçdi. 1282 de oğlu Abdüllah emîr yapıldı. Bunun kardeşi Abdürrahmân ile oğlu Abdül’azîz Kuveyte yerleşdi. Abdül’azîz 1319 [m. 1901] de Rıyâda gelip, emîr oldu. İngilizlerin yardımı ile Mekkeye saldırdı. 1351 [m. 1932] de, Sü’ûdî arabistân devletini i’lân etdi. Sü’ûdî Arabistân emîri Fahdın, Efgânistândaki Ehl-i sünnet mücâhidleri ile harb etmekde olan Rus kâfirlerine dört milyar dolar yardım yapdığını 1991 târîhli gazetelerde okuduk.
Vehhâbîler, Allahın birliğinde hâlis olmak, küfrden kurtulmak yolunda imiş. Bütün müslimânlar, altıyüz seneden beri şirk içinde imiş. Müslimânları şirkden, küfrden kurtarmağa çalışıyorlarmış. Kendilerini haklı göstermek için, Ahkâf sûresinin beşinci ve Yûnüs sûresinin yüzaltıncı âyet-i kerîmelerini de ileri sürüyorlar. Hâlbuki, bunlar gibi âyet-i kerîmelerin, müşrikler için gelmiş olduğunu tefsîrler bildirmekdedir. Bu âyet-i kerîmelerin birincisinde meâlen, (Allahü teâlâyı bırakıp da kıyâmete kadar hiç işitmeyen şeylere düâ eden kimseden dahâ sapık kimse yokdur), ikincisinde meâlen, (Mekke müşriklerine söyle! Bana emr olundu ki, Allahü teâlâdan başka şeylere, fâidesi ve zararı olmıyan şeylere düâ etme! Eğer Allahü teâlâdan başkasına düâ edersen, kendine zulm etmiş, zarar etmiş olursun) buyuruldu.
Vehhâbîlerin (Keşf-üş-şübühât) kitâbı, Zümer sûresinin üçüncü âyetini de ele alıyor. Bu âyetde, meâlen, (Allahdan başkasını Velî edinenler, biz bunlara tapınıyor isek, bizi Allaha yaklaşdırmaları için, bize şefâ’at etmeleri için tapınıyoruz derler) buyurulduğunu yazıyor.